kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

Akıl satan profesör

Prof. Dr. Udo Steinbach'ı takdim ederiz... Yaşı 65'in üstünde... Hamburg Üniversitesi'nde hocaydı... 33 yıl (1974-2007) süreyle de "Şarkiyat Enstitüsü'nün başkanlığını" yaptı.
"27 ülke" ondan sorulurdu.
Almanya'nın önde gelen "Türkiye uzmanlarından."
Şöhreti Almanya sınırlarını aşmış olan bu bilim adamı emekliye ayrıldı.

Prof. Dr. Udo Steinbach'a sordular:
- Emekliliğinizde ne yapacaksınız?
Soranlar "emekliliğin tadını çıkaracağım" gibisinden bir yanıt bekliyorlardı.
Profesör dedi ki:
- Akıl satacağım.
Yine sordular: Kime ve nasıl satacaksınız?
- Danışmanlık firması kuracağım... Bildiğim konularda, isteyene akıl vereceğim.
"Akıl satan firmalar" şimdi Batı'da moda.
Bu firmaların bir kısmı "fikir üretim merkezi" gibi.
"Parayı veren partiye veya siyasetçiye" proje üretiyor.
"Akıl" veriyor.
Oldukça da yüksek para alıyor.
Başka ülkelerden, örneğin Türkiye'den gidip "bu firmalara proje sipariş edenler bile" var.
Bunların içinde bazı "belediyeler" de var.
Almanya'nın eski başbakanı Schröder'in "arka odasında" bir danışmanlar ordusu vardı.
Ama buna rağmen Schröder ihtiyaç duydukça "akıl satan profesyonel firmalardan" destek alıyordu.

Angela Merkel Başbakan olunca "daha önce Schröder'e servis yapan danışmanların çoğunu yanına aldı."
Hatta onlardan birini bakan bile yaptı. (Dışişleri)
Bununla da yetinmedi...
Tıpkı Schröder gibi bayan Merkel de "ihtiyaç duydukça parayla akıl satın alıyor."
Yarın Prof. Udo Steinbach'ın da bayan başbakana "akıl satacağı" kesin.
Alman Sendikalar Birliği Başkanı'nın da, Alman işverenlerinin başkanının da "çalışma tarzı" başbakanın veya parti başkanlarının çalışma tarzından farksız.
Onlar da "arka planda" danışmanlar ordusuna sahip.
Onlar da "dışardan" parayla "akıl alıyorlar."
Cumhurbaşkanı Gül'ün 1 Ekim'de TBMM'de yaptığı konuşma için "parayla akıl alınmamıştı" ama...
"İçerde çok iyi bir mutfak çalışması" yapılmıştı.
Hem de günlerce.
Bunu ayrıntılarıyla yazmıştık. (3 Ekim)

Gül'ün o konuşması "beğenildi." "Dili" anlaşılır, "cümleleri" kısa, "mesajları" netti.
Kimse konuşmayı "oraya buraya" çekmedi.
Gül veya danışmanları da daha sonra "öyle denilmek istenmedi... Yanlış anlaşıldı" diye bir açıklama yapmak zorunda kalmadılar.

Neyse konuyu daha fazla uzatmayalım ve bir soru ile noktayı koyalım:
Anayasa taslağı nedeniyle "ipe çektiğimiz" Prof. Dr. Ergun Özbudun'a bir de "kaç para aldın" diye arkadan tekme sallamamız "Allah'tan reva mıydı?"