kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ELVAN DEMİRKAN

Magazin haberleri ve etkileri

Ünlülerin bitmek tükenmek bilmeyen skandalları... Amerika'da Paris Hilton'un hapse, Lindsay Lohan'ın rehabilitasyona girip çıkması, Britney Spears'ın çocuklarının velayetini kaybettikten sonra dibe vurması... Türkiye'de 'ben senden iyiyim kavgaları' ile artık içimize baygınlık getiren bir avuç ünlü... Youtube, realite şov deliliği... Tüm bu dedikoduları, boş kafalı bir yığın insanın yaşamlarını fındık-fıstık atıştırır gibi izlemenin, üzerimizdeki etkisini hiç merak ediyor musunuz? Bu hayatları izlemek, boş kalori alır gibi çoğumuz için bir çeşit obeziteye dönüştü.

YALNIZLIĞI GİDERİYOR

Time dergisi bu yılın en etkili 100 insanı listesine; web sitesinde günde 4 milyon hit alan dedikodu blogcusu Perez Hilton'u (perezhilton. com) 16'cı sıradan sokmuş. (Mandela ve Bill Gates'in önünde!) Peki, bu ünlülerin dedikodularını takip düşkünlüğümüzle terbiyemizi ve toleransımızı mı tüketiyoruz, yoksa başkalarının kirli (ama ünlü oldukları için pahalı) çamaşırlarına burnumuzu sokarak, kendimize iyilik mi yapıyoruz? University of Leicester'de medya ve iletişim eğitmeni olan Charlotte De Backer, dedikodunun 'insan olmanın bir parçası' olduğuna inanıyor. Zengin ve ünlülerin başarılarını ve zayıflıklarını izleyerek yaşamak, bizler için bir çeşit yaşamı öğrenmekmiş. Onların yaşantıları, aynı hataları tekrarlamak istemeyenler için önemli bilgiler içerebiliyor. Neye, nerede, ne kadar limit koyacağımıza karar vermemize yardımcı oluyormuş. Ama başkalarının dramlarından zevk aldığınız bu tip 'dedikodu diyeti', belki de hayatınızın bazı zorlu gerçeklerinden kaçmanız için bir neden ve daha ciddi konulara katlanamıyor olmanızdan kaynaklanabilir. Diğer yanda da, özel hayatını takip ettiğiniz ünlüler yalnızlığınızı gideriyor. Beyninizin çalışma şekli ile yüz imajını bildiğiniz bir ünlü, sanki onu şahsen tanıyormuş hissini verirmiş... (Mesela, Jennifer Aniston ile çay içmesek, George Clooney ile yemek yemesek de, hayatlarını takip etmek stres atmamızı sağlıyor.)

İNSANI RAHATLATIYOR
Bu tip boş dedikoduları sürekli takip etmek insanı fark etmeden daha da tahammülsüzleştiriyor.... Şöhretin anlamı farklıydı sanki eskiden... Bu unvana sahip olmak önemli, farklı bir şeyler başarmanızı gerektirirdi. Bu rolü başarı ile götüren, izledikçe kendi hayatımız için motive olduğumuz ünlüler var. Mesela, kendi hayat tecrübelerini yaptıkları müziklere veya rollerine yansıtarak gelişimlerini medya aracılığı ile tüm dünya ile paylaşanlar var... Mary J.Blide'ın uyuşturucudan kurtulması... 9 Grammy sahibi Alicia Keys'in bir anda gelen şöhretle depresyona girmesi, ardından kendini bulması ve değişimini en son CD'si 'As I am'e (Olduğum Gibi) aktarması... Jennifer Lopez'in Brave (Cesur) adlı yeni CD'sinde 'Yaşadığın her şeye rağmen yine sevmeye devam edebilirsin' mesajını vermesi...

FAYDALI OLABİLİR
Melissa Etheridge'in kanser sonrası Awakening (Uyanış) albümü ile dünyaya farklı bakışını anlatması, Jude Law'ın Afganistan'da yaptığı dokümanterle neden 'Peace day'e bu kadar önem verdiği gibi... Bu tip ünlülerin aşk ve hayat hikayelerini, değişimlerini, yapmak istediklerini izlemekten zevk alıyorum. Sonuçta demek istediğim; okuduklarınızın ve seyrettiklerinizin üzerinizdeki etkisini aklınızı ve insanlığınızı kullanarak tarttığınız sürece bir sorun yok! Hayatınızda dedikoduya bilinçli yer verirseniz, sizin için gerçekten faydalı olabiliyor. Aynı, arada bir yediğiniz tatlı gibi dedikodu haberlerini de izlemek insanı kendi problemlerinden bir süre uzaklaştırıp, rahatlatıyor. Ama ne kadar ünlü olurlarsa olsunlar başkalarının da boş sözlerini, hayatlarını ve kavgalarını izlemenin bir limiti olmalı. Zaten bu kadar negatif dedikoduya kafanızda ne kadar yer ayırabilirsiniz ki?