kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Sami Tosun, Bienal’de kendisine Uzakdoğulu ve Hollandalı iki arkadaş edindi.

Uzaylı gözüyle Bienal

SAMİ TOSUN
Müjde Ar'ın gazozuyla Bienal arasındaki yedi fark nedir? Mustafa Topaloğlu randevumuzu neden ekti? Bienal'deki müstehcenliğe mahalle baskısı yaptığında neden insanlar Sami Tosun'a güldü?..
Biliyorum, bir entelektüel olarak geç kaldım. Evet, herkes Bienal'le ilgili yazdı, çizdi, dokudu, okudu, ben ortama bir türlü dahil olamadım. Böyle bir entelektüellik olmaz, farkındayım. Ama bir sorun bakalım, "Neden?" diye... Efendim, biz Bienal'e Mustafa Topaloğlu'yla birlikte gidecektik; ortamı birlikte değerlendirecek, artık Bienal'de ne oluyorsa onları birlikte süzecektik. Sonra ben de size bu enteresan deneyimi yazacak, 'Uzaylı gözüyle bienal' gibisinden bir temayla ortamı şenlendirecektim... Nitekim, evvelki hafta Mustafa Topaloğlu'yla sözleştik, İstanbul Modern'in oradaki nargilecilerde buluşup Bienal'i dolaşacaktık. Geliniz ve görünüz ki, Sayın Topaloğlu bizi -ben ve ekibimi- ekti. Telefonlarını da kapattı ki, arayıp huzursuz etmeyelim. Ekibin içinde, Bienal ve plastik sanatlar ortamlarına aşina Evrim Altuğ vardı, bize oradaki durumu izah edecekti ki uzaylı kalmayalım; fakat Evrim, yarım saat bekledikten sonra sanatçı kaprisi gibi bir şey yapıp, "Bari gideyim, bi sergi falan gezeyim," dedi ve ortamdan koptu. Biz insan değil miyiz? Hani Bienal'i anlatacaktın? Neyse efendim, biz de Mustafa Topaloğlu olmadan gezmeye karar verdik. Allah sizi inandırsın, biz nargilecilerde beklerken, Bienal'i görmeye çeşitli okullardan kaldırılmış otobüsler, kafileler, Japon turistler falan geldi ki, ben bu memleketi farklı bilirdim. İçerisi tıklım tıklım. Yurdum bienal yurdu olmuş da, benim haberim yokmuş. Girdik içeri biz de... Şimdi, filmin sonunu anlatmak gibi olmasın ama, insan Ramazan Ramazan ve gündüz vakti birtakım cinsi münasebet heykelleri görünce bir tuhaf oluyor. Arkadaş Bienal şeyi yapıyorum diye, ortalık yere böyle Müjde Ar'ın gazozu gibi şeyler koymak zorunda mı yani? Hayır, oraya genç talebe kardeşlerimiz geliyor, kötü örnek olacak. Hemen gittim, olayın kritik noktalarını elimle kapatmaya çalıştım. Mahalle baskısı yaptım bir nevi ama herkes bana güldü.

KÖPEK MAMASI
Neyse efendim, bir kenara televizyon koymuşlar bir adet, ama öyle sıkışık, tepişik bir kenara, vatandaş gidip alt alta, üst üste seyrediyor, gülüyor. Neymiş, bir Japon mu artık, başka bir Uzakdoğu milletinden bir arkadaş mı, bilemiyorum, tüketim toplumunu eleştirmek amacıyla köpek maması kabından mama yemiş, tabii banda da kaydetmiş, 'Alın size Bienal' gibisinden seyrettiriyor vatandaşa. "Bunu ben de yaparım, n'olacak?" diyemeyeceğim, çünkü yapamam. Ama, "Sanat ne içindir?" diye de sorarım size. Açıkçası, bu köpek gibi yaşama meselesine çok fazla dayanamadım, oradan köşeyi dönüyordum ki, baktım, güzelce bir hanım, duvara doğru ters dönmüş ve çömelmiş bir başka hanımın üzerinde oturuyor! Bienal ortamı ya, kimse bir şey demiyor. "Hanımefendi," dedim, "Yazık değil mi, oturmuşunuz bu hanımefendinin üzerine böyle. Sizin üzerinize otursalar böyle gülecek misiniz?" Kalktı ve "Buyurun, biraz da siz oturun," dedi. Yahu ben ne bileyim bunun bir çeşit içi doldurulmuş insan şekilli sandalye gibi bir şey olduğunu? Rezil oldum orada, ne yapayım, bozuntuya vermeden, biraz da ben oturdum. İnsanlar oraya oturmak için sıraya girince, ufaktan sıvıştım. Bu Bienal denen şey, hangar gibi bir yerde yapılıyor. Bir sürü acayip durumun bir araya toplandığı toplu bir mesaj çabası, anladığım kadarıyla. Yere saplanmış bıçaklar, oyuncak arabaların üzerine yerleştirilmiş miğferler falan... Benim en çok hoşuma giden şey, ne yalan söyleyeyim, üst kattaki kocaman yatak oldu. Baktım, biri Uzakdoğulu, biri Hollandalı iki genç uzanmışlar yatağa, ben de daldım aralarına. Yanlış anlamayın, erotik bir durum yoktu ortada, Müjde Ar'ın gazozundan konuştuk biraz, tahmin edebileceğiniz üzere saçma bir sohbetti. Sonra ben Bienal'den ayrılmaya karar verdim ansızın. Bizim televizyonlara baksanıza, her tarafı Bienal. Mesela Müjde Ar, başlı başına Bienal gibi bir kadın. Allah başımızdan eksik etmesin... Gazozumu açtım, bekliyorum efendim...
Haberin fotoğrafları