kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Neler anlatılmalı, neler saklanmalı?

Bir süre önce bir gazeteci arayarak, küresel ısınmanın bu kadar çok gündemde olmasının çocukları bunalıma düşürdüğünün söylendiğini, konunun çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin neler olabileceğini sordu. Daha önce de deprem konusunda benzer sorular gelmişti. "Çocuklar, dünyada ve ülkelerinde olup bitenden haber alsın mı? Bilgi sahibi olsunlar mı?" gibi soruların tek yanıtı var: Yaşlarına ve gelişimlerine uygun bilgilendirilmeleri gerekir. Erken yaşta uygunsuz bilgilendirme ve görüntü izlettirme, başta korku olmak üzere çeşitli sorunlar yaratır. Asıl sorun, hiç bilgilendirilmezlerse ya da "Büyüyünce öğreneceksin," dendiğinde neler olduğu... Gerçekten büyüyünce birden bire öğreniyor muyuz?

BÜYÜKLERİN BİLGİLERİ
Deprem için yeniden tarihler verilmeye başlandı. Depremin yıldönümü de daha yeni geçti. Büyükler deprem hakkında ne biliyorlar? Anlatılanlardan aklınızda ne kadarı kaldı? Gerekli tedbirleri aldınız mı? Yoksa her haber çıktığında, bir süre korkmakla mı yetiniyorsunuz? Yoksa bir şey yapmadan beklemek kolayımıza mı geliyor? Anayasa değişiklikleri haberlerini izliyor musunuz? Ben izliyorum ve sokakta insanların yorumlarına bakıyorum. Genellikle tartışma, tuttukları ve düşündükleri partinin görüşüne göre belirleniyor. Bilgi edinmek için gazete ve televizyonu kullanıyorlar. Köşe yazarlarının bilgili olduğu inancını taşıyorlar. Bilgilenmek, araştırmak yerine, bilgili olduklarını sandıkları kişiler gibi konuşuyorlar. Gazetecilerin, yorumcuların, hatta adının önünde akademik unvan olan kişilerin kendi görüş ve çıkarları olabileceğini umursamıyorlar. "Kaç tane anayasamız olmuş?", "En son ne zaman yapılmış?" ve "En önemlisi içinde neler varmış?" gibi soruların yanıtlarını bilmek, araştırmak sonra kendi bilgileri ve akıllarıyla yorumlamak yerine, en çok etkilenecekleri olayda edilgen olmak, büyümek demek mi? Yoksa başkalarının bizi yönlendirmesi işimize mi geliyor? Ailemizde bir hasta olduğu zaman gazetede yazılan bir yazıyı yeterli buluyor muyuz? Gazetenin ballandıra ballandıra anlattığı mucize yöntemler için koşturuyoruz. Sonra zarar görünce, para kaybedince, daha önemlisi sağlığımız daha kötüleşince şikâyet ediyoruz. Orada yazana göre diyet yapıyor, söylenene göre ilaç alıyor ya da tedavimizi kesiyoruz. Bu kadar önemli bir konuda araştırıp, sorgulamak gibi bir alışkanlığımız yok. Ne kadar anlatılırsa ve her kim anlatırsa, ona inanmak kolay geliyor. Biz yeterince erişkin miyiz? Büyümeyi yaşlanmakla karıştırıyor muyuz?

DOĞRU BİLGİ KORKUYU YENER
Gelelim ilk soruya. Neler anlatmalı, neler saklanmalı? Anlaşılan bazı şeyler büyüyünce öğrenilmiyor. Bilgi büyüdükçe, kendiliğinden artmıyor. Doğru bilgi almayı, aldığımız bilgiyi kullanmayı, söylenenleri tartmayı, söyleyenleri değerlendirip, körükörüne inanmamayı ve haklarımızı, yazgımızı başkalarına bırakmamayı öğrenmedikçe, çocuklara ne anlatabiliriz ki...