kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Ekim 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Gençken tek derdim diskoda kız bulmaktı'

Tutkun AKBAŞ
Murat Kurnaz, Almanya'da bir işçi mahallesinde doğdu. Gençliğinde diskotekleri arşınladı, korumalık yaptı. Sakalıyla ilgili yapılan bir şaka, dindarlığa açılan yolda 'ilk şimşeğin' çakmasına yol açtı..
BAŞLARKEN
Dünya 5 yıl boyunca onu konuştu. Ülkeler arası krize neden oldu. Hakkında yüzlerce haber yapıldı. El Kaide 11 Eylül'de ABD'den ortaya çıktığından bu yana adeta küresel terörün bir "pop ikonu"na dönüştü. Adı, Murat Kurnaz. Pakistan'da El Kaide ve Taliban bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı, ABD'nin Guantanamo'daki hapishanelerinde 4 yıl işkence gördü, terörist damgası yedi. 2006 yılında serbest bırakıldıktan sonra da dünya onun gözünden, dilinden Guantanamo'yu, işkenceleri, Pakistan'ı ve İslam'ı tartıştı. Almanya'da yaşayan Sakarya'nın Kuşça köyünden Murat Kurnaz, geçtiğimiz nisan ayında yaşadıklarını "Hayatımın 5 Yılı" adıyla kitaplaştırdı. Kitabı adeta işkencenin günlüğü gibi. Dünyada olay yaratan kitap, önümüzdeki hafta Merkez Kitaplar tarafından Türkiye'de de yayımlanıyor. Murat Kurnaz'ın anılarını SABAH okurları için özetledik. İşte kitaptan önemli alıntılarla dünyanın çok tartıştığı Türk'ün ibretlik yaşamı...

Buzdolabını açtığında kendisini bir "masal ülkesi" nde gibi hissetti. Hangisini önce yiyeceğini, sonra da nasıl bir sıra izleyeceğini düşündü. Acı biberli pirinç çorbası, peynir, köfte, zeytin, fasulye, baklava, sirkeli turşu derken, önce Kit-Kat çikolatasını attı ağzına. Sonra da hepsini! En son 5 yıl önce görmüştü buzdolabını, yiyecekleri... Ailesine gittiğini hem de çok uzaklara uçtuğunu söyleyemediği o veda gecesi aklına geldi. Ayrıldığına pişman olduğu gece... Hollywood filmlerinde bile olmayacak işkencelerden, baskılardan kurtulduğuna inanamıyordu. Oysa her şey Pakistan'da camilerde dinini ve Kuran'ı daha iyi öğrenmek için başlayan bir yolculuktu. Ama bu yolculuk kâbusa dönüşmüştü...

Yıl 1982. Bismark Caddesi'ndeki çocuk kliniğinden yeni bir bebek sesi daha geldi. Bremen-Hemelingen'deki işçi mahallesinde kiralık bir dairede yaşayan Rabia-Metin çiftinin ilk çocukları doğmuştu. Adını Murat koydular. Murat Kurnaz... Çoğu Türk babalar gibi onun da babası Mercedes fabrikasında işçi olarak çalışıyordu. Savaş sporlarına, Bruce Lee'ye, kung-fu'ya hayrandı. Ekrem Dayısı ona tek kolla nasıl şınav çekileceğini öğretmişti, becerdiğinde de 10 markı ödül olarak aldı. Spordan sonra soluğu kız arkadaşlarının yanında alırdı. Kurnaz'ın favori adresi de Hemelingen İstasyonu'nun Gençlik Merkezi'ydi. Tek derdi en güzel kızları hangi diskotekte bulacakları meselesiydi. Alman kız arkadaş edinmesinin nedeni de kendi ifadesiyle şöyleydi: "Alman kızlarının yanında da, yabancı olmak bir kusur sayılmazdı. Türk kız arkadaşlarım da olmuştu, ama o zaman hemen sorun çıkabiliyordu. Çünkü Türk kızlarının evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmeleri bir yana, erkek arkadaşları olması bile yasaktı."

KAVGACI MURAT
Daha 14 yaşındayken sporla sıkı bir vücut sahibi olan Kurnaz, 30 yaşındaki birini dövdüğü için ilk kez mahkemeyle de tanışmıştı. Bu ona ders olmadı! Sürekli kavgaların adamı haline gelmişti. "İcraatları" Hemelingen'de yayılmıştı. Bu ona iş olanakları getirdi. Bremen'deki konser, parti ve diskoteklerde koruma ya da kapı görevlisi olarak çalışmaya başlamıştı. İyi para kazanıyordu. Ama görevi tehlikeliydi. İşi kavgaları önlemekti. Para kazandıkça kendisine iyi bakmaya başlamıştı. Marka kıyafetler giyiyordu. Yaşamının kader çizgisini değiştiren Türk arkadaşı Selçuk'la, Rottweiler cinsi köpeği Apollo sayesinde tanışmıştı. Selçuk, Kurnaz'ın oturduğu sokakta sevgilisiyle birlikte yaşıyordu. Akşamları köpeğini gezdirmeye çıkardığında, Selçuk evin balkonundan onunla konuşmaya başlamıştı. Murat Kurnaz'dan sekiz yaş büyüktü. Selçuk ona özenmiş, spora başlamış ve bir de köpek almıştı. Diskoteklerde de beraberdiler. Dindarlık hayatlarında en son olan şeydi.

'DUALARI ANLAMADIM'
Kurnaz 18 yaşını doldurduğunda tersane işçiliği eğitimine başladı. Ramazan ayı geldiğinde de oruç tutmaya... Birkaç gündür de sakal tıraşı olmamıştı. Selçuk onu gördüğünde kendisiyle dalga geçmişti: "Sana ne olmuş böyle? Yoksa hacca mı gideceksin?" İlk "şimşek çakışı" buydu Kurnaz'ın kafasında. Kitabında bu soruyu, "Erkeklerin sakal bırakması İslam'ın, köklerimizin bir gereği değil miydi?" ifadeleriyle dile getiriyor. Yeni uzatmaya başladığı sakalı onun kafasında İslam'a ilişkin sorulara neden olmuştu. Kurnaz 18'ini yeni doldurmuş bir gencin o günlerde ne hissettiğini şöyle anlatıyor: "İslam'la ilgili kitaplar aldım, ama neredeyse hiçbirini anlayamadım. Hemelingen'deki camimize bazı cumaları babamla geldiğim Kuba Camii'ne gittim. Oysa Arapça dualardan ve yapılanlardan da bir şey öğrenemedim."



Haberin fotoğrafları