kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Ekim 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

Uzaktaki yakınlarımız

Sağ olasın TRT... Ve iyi ki TRT var... TRT'den aradılar... "Canlı yayına"
çağırdılar... TV davetlerine genelde "hayır" diyoruz... Ancak...
TRT'nin ricası farklı.
Konu "Avrupa' daki Türkler."
Yani "sahipsizler."
"Senelerdir ihmal edilenler."
Programın "prodüktörü" Yıldız Aksöz.
"Sunucusu-yöneticisi" Cem Kırçak.
Ve iki konuşmacı:
"AB hukuku" uzmanı Doç. Dr. Harun Gümrükçü ile biz.
Programın adı ise:
"Uzaktaki yakınlarımız."
Lüksemburg'daki "AB Adalet Divanı" bugüne kadar "Türkler lehine tam 25 karar verdi."
Ama bu kararları "bilen kim?"
Ve bu kararların sağladığı hakları "arayan kim?"
Çok kişi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile AB Adalet Divanı'nı karıştırıyor.
O yüzdendir ki AB Adalet Divanı'nın "lehimizdeki kararları" güme gidiyor.
1990'da Salih Zeki Sevince "lehte karar çıkarmayı başardı."
1992'de "Kazım Kuş."
1994'te "Hayriye Eroğlu."
1995'te "Ahmet Bozkurt."
25 kararın "hangisini" sayalım.
Lehimizdeki "son karar" ise Veli Tüm-Mehmet Darı kararı.
Bir karar "öğrencilerimize Avrupa kapısını aralıyor."
Bir başka karar "vize hukukunu yeniden düzenliyor."
Ama bu kararların çoğu "yaşama geçirilemiyor."
Zira "takipçisi" yok.
Ve bizde genel olarak "hak arama kültürü" yok.
AB Adalet Divanı kararı "bütün AB ülkeleri için bağlayıcı."
Fakat "pek çok yetkilimizin" bu kararların bağlayıcı olduğundan "haberi bile yok."
TV'de "bildiklerimizi" anlattık.
Başladı soru yağmaya...
Önce Fransa'dan Resul Demirkıran aradı.
Sonra yine Fransa'dan Erhan Tetik.
İkisinin de "hakkı yenmiş."
İkisi de "haklı."
Ama "ne yapacaklarını, kime başvuracaklarını" bilmiyorlar.
Program bitince prodüktör Yıldız Aksöz dedi ki:
- Almanya'dan, Hollanda'dan, Belçika'dan o kadar çok arayan oldu ki... Canlı yayına bağlamadık.
- Bağlasaydınız.
- Çok tepkililerdi... Bağırıyorlardı.
Tepkileri elbette "bize değil."
Seneler senesi onları "sahipsiz bırakanlara."
Konu "derin", konu "önemli."
Ama "sanal gündemlere" öyle boğulduk ki, "uzaktaki yakınlarımız kimin umurunda?"