Bari Yahudi değil de Müslüman mezarlığı olsaydı!

BANA son dönemde en garip gelen yazı, Melih Aşık'ın 7 Ekim'de Milliyet'te yer alan 'Zengin ve Fakir' yazısı oldu. NTV'nin Yorum Farkı programında her gün tartışan Mehmet Barlas ve Emre Kongar'ı ele alan Aşık'a göre, Kongar "Sürekli doğruları söylüyor,", Barlas ise "Lafı saptırıyor ve zayıf kalıyordu." Bu programı ben de izlemeye çalışıyorum. Elbette siyasal ve ideolojik yapınıza göre bir yazara veya diğerine katılabilirsiniz. Ama tartışılan siyaset, ideoloji alanları olduğuna göre, bir yana 'doğru', öbür yana 'yanlış, yetersiz' demek, matematik ve bilimsel bir kesinlikle bu sonuca varmak nasıl oluyor? Sosyal bilimlerde böylesine kesinlik var mı? Bence tam tersine, iki yazar birçok konuda sonunda anlaşıyor, bir noktada buluşuyorlar. Ama daha vahim olanı var. Programdan sonra "Barlas, son model Mercedes'ine binip Boğaz'ın Anadolu yakasındaki gösterişli kaşanesine yollanıyor," iken, "Kongar, mütevazı otomobiliyle Etiler Yahudi mezarlığının bitişiğindeki apartman dairesine gidiyor," imiş. Çünkü, Barlas "Temsil ettiği sınıf tarafından ödüllendiriliyor," muş. Kongar ise elbette doğruları savunmanın bedelini ödüyor. Böylesine abuk bir yazı okudunuz mu? İkisi de dostum olan Barlas ve Kongar, sanırım en başta gülmüşlerdir. Barlas'ın aileden zengin olduğu, ayrıca basının parlak dönemlerinde iyi transfer ücretleri aldığı bilinir. Emre Kongar ise tam bir aydındır, maddiyatı önemsemez, kendisini ülkesine, mesleğine, ideallerine adamış bir piri fanidir. Altındaki arabadan veya dairesinden şikâyet ettiğini sanmıyor ve bunun sütunlara yansımasından hoşlandığını da düşünmüyorum. Bir nokta daha var. O dairenin 'Yahudi mezarlığına bitişik olma' saptaması... Ah, bari en azından Müslüman mezarlığına komşu olsaydı. Bu laik geçinen tutucu milliyetçilerin kafalarındaki azınlık düşmanlığı, bazen yazılarına da işte böyle yansıyıveriyor.