kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
SİNAN AKYÜZ
Kadınlar&erkekler&ilişkiler

Kadınlar neden erkekleri değiştirmek ister?

Yaşlı bilge, genç çekirgeye sorar: "Bir kadının en çok istediği şey nedir?" Yüreği daima kaybeden kadınlardan yana atan genç çekirge yanıtlar: "Erkeklerle eşit olmak!" Yaşlı bilge; "iyi düşün" der. Genç çekirge ısrar eder: "Bir kadının en büyük isteği erkeklerle eşit olmaktır." Yaşlı bilge, yumuşak bir sesle son sözünü söyler: "Bir kadının en çok istediği şey, zannedildiği gibi erkekle eşit olmak değil; bir erkeğe sahip olup, onu baştan yaratmaktır." Genç çekirge düşünür: "Acaba bu nedenle mi kadınlar, erkeklerle eşit olmak istiyormuş gibi görünüp, gerçekte erkeklere egemen olmak istiyorlar." İşte böyle sevgili okuyucularım; benim bildiğim gerçek şu ki, bir kadın, bir erkeği sevdiğinde kendi kendine şöyle der: "Şimdilik varsın olsun! Onu değiştirebilirim. Yeter ki bir kere birlikte olmaya başlayalım. Ondan sonra bakın her şey çok farklı olacak."

Heykeltıraş kadın
O saatten sonra kadın, birlikte olduğu erkekle çamurla oynar gibi oynamaya, onu şekilden şekile sokmaya ve sonunda bütün kadınların gıptayla bakacağı mükemmel erkeği yaratmaya kendini adamış bulur. Bu yüzden olsa gerek, bendeniz, kadınları bir çeşit 'heykeltıraşa' benzetiyorum. Bir kadın, erkeği ağına düşürür düşürmez daha önce ayılıp bayıldığı erkeğin arkadaşları her nedense o günden sonra, 'işe yaramaz herifler'e dönüşür. 'Mutlu aşk yuvası' olarak gördüğü evinizi yeniden dekore etmeye kalkışır. Sonrasında ise malum... Dolabınızdaki giysileri birdenbire kapıcınızın üzerine görmeye başlarsınız.

İdeal koca prototipi
Kadının, 'ideal koca prototipi' bununla sınırlı mı kalır? Haşa! Bir erkeği yeniden yapılandırmaya karar veren kadın, şu noktalarda planını sinsice uygulamaya koyulur:
Birincisi; Saç modeliniz değişir.
İkincisi; Kılık kıyafetinize karışılır.
Üçüncüsü; Bekar arkadaşlarınız bir bir gözden çıkarılır.
Dördüncüsü; Eğlence anlayışınız değişir.
Beşincisi; Paçalı don değil, boxer giymeye başlarsınız. Ne yalan söyleyeyim ki, sonradan 'beyaz atlı prens'e dönüşen erkek, başına gelen felaketlerden habersizdir. Hatta zaman zaman suçluluk duygusu bile taşır. Neden mi? Çünkü; erkeğe 'format' atan kadın, bazen erkeğin karşısına geçip, onunla dalga geçer. Onu aşağılar. Aşağılarken de der ki: "Yat kalk Allah'a şükret ki, benim gibi bir kızla evlendin. Eskiden giydiğin o puantiyeli gömlekler de neyin nesiydi öyle?" Zavallı erkek, o saatten sonra 'süt dökmüş kedi' gibidir. Yuları kaptırdığı gibi, bir de zılgıt yemektedir.

Kılboş erkek oluyor...
Ammaaa... Bir gün gelir ve erkeği baştan yaratan kadın, yarattığı 'herifçik erkek' heykelinden sıkılır. Baştan yarattığı erkeği beğenmemeye başlar. Sonra da herifçik erkeğe der ki: "Evlendiğimizde sen böyle bir adam değildin. Eskiden neşeli bir adamken, şimdi çok sıkıcısın. Sana ne oldu da böyle değiştin!?" Heyhat ki ne heyhat! Artık kadın için iş işten çoktan geçmiştir. O saatten sonra kadının kapasitesi ile istekleri arasındaki fark açıldıkça, kadının mutsuzluğu da git gide derinleşir. O zaman da ben, kadınlara şu soruyu sormadan geçemeyeceğim: "Kadınlar neden, karısının her istediğini yapan, onun istediği her biçime giren adamlara aşık olmuyor?" Bence kadınlar, kadın eliyle biçimlendirilmiş erkeği 'kullanışlı' bulsalar da kesinlikle 'hayran olunabilir' bulmuyor. Sonrasında ne mi oluyor? Olan yine zavallım erkeğe oluyor. O saatten sonra ne İsa'ya, ne de Musa'ya yaranabiliyor. Üstelik adı da 'kılıbığa' çıkıp, kadınların gözünde 'kılboş erkek!' oluyor.