kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Kızım dünyaya gelince alkolle vedalaştım!

Başrolünü oynadığı 'Takva' filmi Türkiye'nin Oscar adayı seçilen Erkan Can'ın oyunculuğundaki lezzetin altında, 'kısık ateşte pişirdiği' hayat tecrübesi yatıyormuş. Can, dönüm noktalarını Yeni Aktüel'e anlattı '..
Usta oyuncu Erkan Can'ın, hayatı mücadeleyle geçmiş... Ortaokulu yedi yılda bitiren, çıraklığını yapmadığı iş kalmayan, matematiğe bir türlü kafası basmadığı için hayatın duvarlarına çarptığını söyleyen ve hep trenin son vagonunu yakalayan usta oyuncu her şeyi Yeni Aktüel dergisinden Göksan Göktaş'a anlattı...

Babamdan öğrendim
* Bursa'nın köy ve kasabalarında geçti çocukluğum ve gençliğim. Babam tartışmasız her şeyi bilirdi. Bahçeyi düzenler, ağaç üstüne kulübe yapar, hayvan doğurtur, iğne yapar... Ne öğrendiysem babamdan öğrendim. Tek gayesi çocuklarına 'adam gibi adamlığı' aşılamaktı.
* Babam bir gün cebime çiğ bir yumurta koydu ve 'Bunu kasabadan köye kadar kırmadan götürürsen sana bir kol saati alacağım' dedi. Olmadı, kırdık tabii. 'Ulan' dedi babam, 'bir yumurtaya sahip çıkamadın'. Bu laf bana çok dokundu... Saat de hikâye oldu tabii!
* Sürekli okuldan kaçıyordum. On tane sokak köpeğim vardı, onlarla takılıyordum. Okul beni çok sıktı ya! Matematiğe hiç kafam basmadı. Sonra gördük ki, her şey matematikmiş. Hayatta çarptığım duvarların temelinde hep hayatın matematiğini, dengesini kavrayamayışım varmış... Ortaokulu yedi senede bitirdim.

Mahallenin Sarı'sı
* Mahallede 'Sarı' diye tanınıyordum. Gırgır şamataydı hayatım. Gerçi içeride başka bir derinlik varmış. Yaşadığımız her şeyin fotoğrafını çekip bir kenara atıyormuşuz ama onu ancak şimdi görebiliyor insan. Çıraklığını yapmadığım iş kalmadı. Sürekli kahvede takılmama rağmen pişti dışında kağıt oyunu bilmem! Matematik var ya onlarda da; hesap kitap bilmediğimden canım çekmedi!

Öküz sevda çekiyor...
* Kız pencerede... Sana bakıp bakmadığı bile değil... Sen aşık oluyorsun. 'Öküz sevda çekiyor, ineğin haberi yok' durumu! Ne bulursak içmeye başladık aşığız diye!
* 80 öncesi... Mahalle solculuğuyla ünlü, tabii biz de solcuyuz. Ama başka bir yerde yaşasak sağcı olacağız belki. Ressam İbrahim abimiz vardı, 'Bursa Devlet Tiyatrosu kurs açmış, hemen kaydını yaptır' dedi. Bir anda kendimi tiyatro aleminde buldum.
* Hayatımızın rengi değişti, bir can simidi bulduk, 'işte budur' dedik. Ama sanmayın ki mahalleden kopup 'entel entel' geziyorum ortalıkta. Mahallede Paşa Dayı'nın bir bitirimhanesi var. Gündüz kahvehane gece kumarhane. Oradan da o kadar fotoğraf kaydettik ki hafızamıza!

Yanık izi hala var!
* Sigaraya çocuk yaşta başladım. Mahallenin abileri bu duruma çok bozulurdu. Biri beni elimde sigarayla gördü bir gün. 'Bak' dedi 'bir daha görürsem yakarım'. Bir gün yine aynı abiye elimde sigarayla enselendim. Ağzımdan kapıp sağ elimin üzerinde söndürdü sigarayı. Hâlâ izi durur. Ama hâlâ bırakamadık işte...
* Bizim gibi her şeyi ortada, ruhu dışarıda olan adamları bazı kadınlar daha da dağıtır; bazıları toparlar. Eşim Azita (İkinci eşi İranlı Azita'yla 'Mahallenin Muhtarları' dizisinin çekildiği dönemde tanışıp evlendi) ve kızım Deniz beni eve bağladı. Ben para pul hesaplarını bile eşime bıraktım. Kızımın doğumuyla birlikte alkolle el sıkıştık, 'buraya kadarmış' dedik. Ev, insanın kendi iç dünyasını toparladığı bir kaleymiş, onu anladım...
Haberin fotoğrafları