kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ekim 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Özal'ın hatası

ANAYASA değişikliğinde, en merak edilen konu, üniversitede başörtüsünü serbest bırakan hükmün nasıl formüle edileceği. Elbette, doğrudan doğruya başörtüsüne atıfta bulunulmayacak. Çünkü, laik bir ülkede, din referans kabul edilmeyebilir. Bu durumda, özgürlük, herhalde "Kimse eğitim hakkından mahrum edilemez" başlığı altında tanınacak.
Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde yapılan yanlışı hâlâ düzeltemiyoruz. Özal, 27 Aralık 1988'de Yüksek Öğretim Kanunu'na 16. maddeyi eklerken, "Din inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" diye bir cümle kullanmıştı. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi'nin üniversitelerdeki kılık kıyafete müdahalesine imkân verdi. Anayasa Mahkemesi, laiklik ilkesi gereği, kanun yaparken bir din kurula atıfta bulunulamayacağına hükmetti. Daha sonra, gene Özal'ın gayretleriyle, bu defa İslâmörtünmeye referans yapmayan bir düzenleme gerçekleşti. Denildi ki: "Kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet serbesttir."
(25 Ekim 1990-Yüksek Öğretim Kanunu ek 17. madde)
Anayasa Mahkemesi, bu hükmü iptal etmemekle birlikte, serbestliğin İslâm gerekçeyle başın örtülmesini kapsamadığını söyledi ve ek 16. maddeyi iptal ederken kullandığı gerekçeyi tekrarladı.
O günkü parlamento, ek 16. madde yerine, ilk başta ek 17. maddedeki gibi "kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet serbesttir" şeklinde bir düzenlemeyi tercih etseydi, Anayasa Mahkemesi devre dışı kalmış olacaktı. Duyduğumuza göre, Özal, Kenan Evren'in Anayasa Mahkemesi'ne müracaat etmeyeceği teminatını aldıktan sonra ek 16. maddeyi Meclis'e sevk etmişti. Ama, Evren, eğer anlatılanlar doğruysa, sözünde durmadı ve bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Bugün de başörtüsü hassas bir konu olmaya devam ediyor. Bu yüzden anayasayı değiştirirken, adımlar dikkatlice atılmalı.