kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Top yuvarlaktır kardeşimmm... Fesupanallah...

HAKAN DİLEK
ATV'de yayınlanan Fesupanallah dizisinin setindeyiz. Zemin futbol oynamaya müsait. Kadro şöyle; Hasan Kaçan, Cem Davran ve Kadir Çöpdemir... Sahada basmadık, formalarında ıslanmadık yer kalmadı... Alan pres, adam adama markaj, verkaç ve seri paslarla oynadılar. Oyunun güzelliğine hürmeten bir dolu laf ettiler. Futbol başka bir şeydi; hayatın ta kendisine benziyordu, Başbakan iyi topçuydu, Zico apartman bile yönetemezdi, futbol yorumculuğu tamam ciddi bir işti ama bu kadar kasmaya gerek yoktu, futbolun içinde saklı bir mizah vardı, bu neydi kardeşiiimmm!..
- Siz eskiden futbol oynadınız mı?
-Hasan Kaçan: Tabii. Kaleciydim ben kardeşim. Bir gün çağırdılar beni 'Sen bu takımın kalecisi ol,' dediler! Hürdoğanlarspor'un kalecisi oldum...

-Lakabın var mıydı?
-H.K: Olmaz mı? Kovaçeviç...

-Aa nedir?
-H.K: Hani kova kaleciyiz ya. Gelen bütün topları yiyoruz hesabı. Ama şöyle denirdi benim için; uzaktan vur yesin ama bazen iki metreden gol atamazsın...

-Nerede yapıyordunuz maçları?
-H.K: Şimdiki Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampusu'nun olduğu yerde, Yenişehir sahasında. Her numara vardı oralarda. Hapı, esrarı... Ama o saha çoğu delikanlıyı kurtarmıştır bu meretten. O takımda oynayan çocuklar bulaşmamışlardır pisliğe. Bir günde 10 maç yapılırdı orada.

-Ne renkti takım?
-H.K: Bordo-lacivert. Kapkara bir renkti.

-O takımların topçularının lakapları da vardır...
-H.K: Olmaz mı... Hele bizim Ekmek Teknesi dizisindeki Ölü vardı ya... Öyle lakaplı bir arkadaşımız vardı takımda. Tribünden; Ölü-lü lü lü diye bağırırlardı. Bir topçu daha vardı, Taşak. 'Hadi Taşakçıım! At topu!' derdik ona.
-Cem Davran: Ben de iyi topçuydum eskiden. Galatasaray formasını giydim ufak tefekken. Behzat Uygur'la aynı takımdaydık.

SAHADA ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA
- İkiniz de bırakmışsınız futbolu...
- C.D:
Bizi yetiştiren alt yapı antrenörü vardı, Salih Bulgurlu. Bir gün çekti beni, cumartesi pazarları 11.00'de idmanlara geliyorsun dedi. O saatlerde de çocuk tiyatrosunda oynuyorum, gidemedim. 'Bir tercih yapacaksın,' dedi. Ben tiyatroyu tercih ettim.

-Pişman gibi bir haliniz var.
-C.D: Değil de... Hani iyi olmaz mıydı şimdi yaradana sığınıp çotonnkk diye topa vuran bir adam olsaydım...

-Sahnede olmuyor mu zaten? Peki hâlâ aynı heyecanı duyuyor musunuz maç izlerken?
-C.D: Yok. Ama şunu düşünüyorum; bir insan nasıl top oynamayabiliyor? Yani nasıl beceremeyebiliyor? Çok ilginç geliyor bana... Göz presi başlattık bir yaştan sonra...

- Hayat gailesi...
-H.K: En çok halı sahada bağırıyoruz, 'Kır belini koçum,' diye. Dilde oluyor ya da göz presi yapıyoruz. Ama seyrettiğim zamanlar ne topçular vardı, Rıdvan diye bir adam vardı kardeşim...
-Kadir Çöpdemir: Bayılıyorum Rıdvan'a. Nasıl bir yorumcu ama değil mi... Ne diyorsa o. Nasıl kuruyor, nasıl gözlemliyor. Tek geçerim abiyi..

- Ve tabii bu heyecan tribünlere nasıl bir hezeyan yaşatıyor değil mi?
-H.K: Yaşatmaz mı? Bizim Tuna vardı. İki çalım attı, Feridun bağırdı tribünden "Allahını seveyim ulaaannn!"

- Bizde bir futbol sevgisi var tabii... Hani milletçek... Mesela ben Başbakan'ın başarısını biraz futbol bilirliğine bağlıyorum... Geçen yıllardaki demeçlerine bakıyorum da, "Topu yere indireceğiz! Göğsümüzde yumuşatacağız!" demişti bir keresinde.
-H.K: Ayağa pas yapacaksın bir de topu göreceksin.

-Tayyip Erdoğan literatüre de hâkim zaten...
-H.K: Eee topçu adam. Bak, futbol literatürüyle siyaset yaparsın zaten! '90'a takıcaaz,' de! Taaak, bütün oylar senin...

-Ama futbolumuzun hali ortada..
-H.K: İyi de bir adam her tarafa basamaz ki kardeşim. Biraz da takımdaki diğer topçular koşacak, pres yapacak değil mi?

- Toptan hızlı adam olamaz...
-H.K: Hani derler ya, 'Bu takıma Maradona'yı getirsen kâr etmez!' diye...
-K.Ç: Top sana gelmezse sen topa gideceksin değil mi kardeşşim? Bunu kaç kez anlatmaya çalıştım; Beckham'a olsun Maradona'ya olsun. Bırakın bu artistik hareketleri dedim. En çok da Beckham'a dedim. Efenim?

- Oooo ünlülerden girdik. Peki Fener'in Brezilyalıları desem, Alex desem?

'PELE MÜKEMMEL'

-H.K: Esmer vatandaşlarımııızzz... Biz Brezilya'ya hastaydık ağa. Brezilya derdik bizim Dolapdere'de. Pele vardı. Bizim takımın bütün esmerleri otomatikman Pele'ydi...
-K.Ç: Mükemmel adam kardeşim. Bu kadar olur. Bitiriyor beni, eritiyor. Abi daha ziyade mahallede baba parası yiyen, üstü başı tiril tiril ve parayı nasıl kazandığını bilmediğimiz adamlar vardır. Mesela benim gençliğimde mobilyacı bir arkadaş vardı böyle. Gelirdi lavuk oyununu oynar eve gider, sonra tekrar gelirdi kahveye. Hep özendiğim merak ettiğim adamlardı bunlar.

-Bir de bizim Memet var. Öteki esmer, Arelio...
-K.Ç: Hah işte. İşi bitiren adam odur. Mesela ona git 'Abi benim ehliyete el koydular!' de o şöyle der: 'Hemen alırız!' 'Cep telefonum kayboldu!' dersin, 'Dur koçum hemen Turkcell'i arayayım,' diyen adam o... Eskiden de Ahmed Hassan vardı Beşiktaş'ta; o yüzündeki Kemalettin Tuğcu romanlarından fırlamış ifade var ya... 'Öksüzüm abi ben,' ayağına. Halbuki o adam var ya parayı bulmuştur abi. Şöyle diyordum; "Acaba katına yatına icra mı geldi?" Efenim?

ZİCO APARTMANI YÖNETEMEZ
-Peki Zico için ne düşünüyorsunuz?
-K.Ç: Kardeşim ne düşüneyim bir kere değil Fenerbahçe'yi bizim apartmanı bile yönetemez o... Olmaz böyle şey.

Neden böyle düşünüyorsunuz?
- K.Ç:
Neyse söyleyeceğimi söyledim. Tuncay yok mesela takımda. Rüzgarı yok ortamın. O saçları savurarak bi başlardı ateşlemeye takımı. E-5'e çıkmış sanki. 'Bi dur,' derdim içimden, ne bu böyle büyük problemleri çözeceğim ciddiyeti?

-Siz de futbol yorumculuğuna başladınız.
-K.Ç: Ben oyunun bütün mizahını ortaya çıkacak durumda toplara giriyor ve dağıtıyorum. 'Al,' diyorum 'bu pas böyle.' Bu rengin futbol yorumculuğu açısından iyi olacağını, tutacağını düşünüyorum. Çünkü mebzul mikarda kaşı kalkık abi var. Çok ciddiler... Ama futbolun hayatın aynası olduğu görüşüne katılıyorum. Hasetlik, kin, ihanet, öfke, cimrilik, eli açıklık, arkadaşlık, dayanışma... Hayata dair her şey var...

-Tabii bir sektör doğdu. Futbol yorumculuğu başlı başına bir iş artık...
-H.K: Star'daydı galiba. Turgay Şeren'in Ali Sami Alkış abiye manzumesi ne ilginçti diğil mi?
-C.D: Bir de Nobre için söylemişti Gökmen abi...
-K.Ç: Tabii. Bünye gevşiyor sabaha karşı. O yüzden ağız burun karışıyor birbirine. Ve fakat Ziya Şengül'ün o Telegol ekibinde olmamasını büyük eksiklik olarak görüyorum. Adnan Aybaba ve o mükemmeldiler...
-H.K: Benim için de Ali Sami Alkış futbol yorumculuğunda son noktadır kardeşim. Babayı sık izleyemiyor olmak benim için de büyük eksiklik.

-Endüstriyel futbol ki herkesin çok acelesi var ve şiddet dolular. Herkes bir an önce sonuca gitmeyi istiyor...
-K.Ç: Tamam ama endüstriyel olacağız derken üç beş cümlenin etrafına sıkışıp kalıyorlar... Efenim? Mesela o futbolcular nedir abi? Maçtan sonra insan bir şey söyler; âlem seni bekliyor. Konuş ki millet feyz alsın kardeşim. Yok usta, "Bu maç geçti. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız." Saçlarımı yolacağım. Bakın mesela Kasımpaşasporlu Cihat farklı bir adam. Olimpiyat Stadı'ndaki maçtan sonra kendisine uzatılan mikrofonlara ne dedi: "Tamam da kardeşim burada oynasın ama, rüzgâr böyle devam ederse Galatasaray maç yapacak takım bulamayacak. Herkes hasta olacak burada!" Yahu budur işte...

'ALLAH HAKEM YAPMASIN'
-En çok tartışılan adamlar da hakemler...
-K.Ç: Kardeşim Allah adamı hakem yapmasın. Onların yerinde olmayı hiç istemem. Bunlarda biraz iktidar hırsıerkek tutkusu mu var nedir? Çünkü bütün ışıkların senin üzerinde olduğu bir iş için ve herkesin sinkafla yazıldığı bir işe bu kadar tutkuyla aşkla bağlanılır mı kardeşim?

-Belli ki ilgi odağı olmak, konuşulmak istiyorlar. Konuşulmak önemli yani...
-K.Ç: Tabii ki. Sen eve gider yellene yellene uyursun ama, sokakta televizyonda herkes onu konuşuyordur...

-Ne yapıyorsunuz maç izlerken?
-K.Ç: Bazen çıldırıyorum, sonra da diyorum ki, sen sanki hep pozitif ve hiç yanlışsız bir adamsın. Aldığın karalar hep dört dörtlük doğru sanki. Arkadaşlarımdan biri sakin sakin konuştu: 'Bundan sonra maçları videoya alıp izlettireceğim sana. Senin içinde başka bir ben varmış!'
-H.K: Deliriyorum kardeşim tribündeyken. Ne var ki bunda. Adam zaten oraya delirmeye gidiyor. Mesela tribündeki adam 'Lütfen' der mi kardeşim?
Haberin fotoğrafları