kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ekim 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Kemancı sezonu bu akşam açıyor!

BELGİN ÇOBAN
20 yıl önce köprünün altında başlayan serüven, bu akşam Sıraselviler'de kış sezonunu açıyor. Kemancı geçen yılki zor günleri geride bıraktı; Beyoğlu'nda kaliteli içki, kaliteli müzik anlayışına kaldığı yerden devam etmeye de kararlı..
Aaa Kemancı hala açık mı? Eee orası kapanmamış mıydı? Bitti canım Kemancı!!! Yazık oldu Kemancı'ya... Dedikoduları ortalığı sarmıştı ama 20 yıldır rock çalınan, bir bakıma üniversite gençliğinin ayin merkezi olma özelliğini taşıyan mekan, geçen yılki tökezlemesinin ardından yeni bir solukla yeniden ayaklandı. Beyoğlu'nda kaliteli müzik ve kaliteli hizmet anlayışının temsilcisi olma görevini kaldığı yerden sürdürmeye de kararlı... Mekanın 46 yaşındaki sahibi Zeki Ateş "Burayı hiç kapatmayacağım. 70'imde de olsam, 90'ımda da olsam yine Kemancı'da oturacağım" diyor. Bugün de, Sıraselviler'deki yeni yerinde, kış sezonunu Galactica grubuyla açıyor. Eskilerin yeniden sevecekleri, üniversiteye bu yıl başlayan gençlerin de önümüzdeki günlerde tayfasına dahil olacakları Kemancı'nın hikayesi ise bilinmeye değer. İşte o 20 yıllık hikaye...

HİKAYE 86'DA BAŞLIYOR
Aslında Zeki Ateş'in hikayesi Kemancı'yla, Kemancı'nın hikayesi de Zeki Ateş'le başlıyor... Yıl 1986. Galata Köprüsü'nün altı... Zeki Ateş askerden gelmiştir. Daha 25 yaşında... O zaman ne rock çalmak, ne de rock mekanı yaratmak vardır aklında... "Düşünsenize sene 86, ihtilalden çıkmışız" diyerek gülüyor, sonra solculuk taslıyor ama "Boş ver, yazma bunları" diye de rica ediyor. Ailece Düzceliler, Ateş ise doğma büyüme İstanbullu. "12 Eylül sonrası çok fazla okuyamayan ekiptenim. En son Sağmalcılar Lisesi'deydim..." "Saçı ne zaman uzattınız, küpeleri ne ara taktınız?" diye soruyorum, gülerek anlatıyor: "Benim oğlanın kulaklarını delecektik. Tuttular bana da küpe taktılar. 10 yıl oldu. Saçım da bir o kadardır uzun."

KEMANCI TAYFASI İŞ BAŞINDA
İlk yerinde, yani Galata'nın altındaki mekana halılar, kilimler hakimdir. Ortada fıçılar, fıçıların üstünde de tepsiler vardır. O zamanlar Ahmet Kaya'lar, Zülfü Livaneli'ler çalar Kemancı'da. Yani şimdi mekanda asla sesini duyamayacağınız isimler, o dönemin en klasıdır. Peki rock ne alaka? Ateş şöyle anlatıyor: "Benim bir şansım vardı. Babam bildim bileli yurtdışında yaşar. Jimi Hendrix'ler dinlerdi, çok kapışırdık; 'Baba ne dinliyorsun ya! Müslüm dinlesene, bu da müzik mi!' derdim. Babamın yaşamı oydu ama. Almanya'ya ilk gidenlerden, hala orada..." Tabii aslında mekanda rock çalınmasının asıl nedeni bu değil. Asıl neden Kemancı'ya takılmaya başlayan tayfa! 87'nin başları... Açıkhava'da bir konser var. İnanılmaz bir yağmur başlıyor ve bu yüzden konser iptal ediliyor. İzleyiciler şaşkın. Karikatürist Tuncay Batıbeki diyor ki çevresindekilere, 'Hadi Kemancı'ya gidelim...' Ve Galata uzun saçlı, küpeli, çizmeli tiplerle doluyor. O gece patlama yaşanıyor, ardından da gelen dinleyicinin uzattığı rock gruplarının kasetleri çalınmaya başlıyor.

GÜRÜLTÜLÜ MÜZİK DERLERDİ

O dönemi yakalayan, şimdi de Kemancı'nın müzik direktörlüğünü üstlenen Punk Levent anlatıyor: "Orası sağcının da, solcunun da gittiği kozmopolit bir yerdi. 80'lerin sonuna doğru bizler keşfettik orayı. Bizler yani rock camiasının dinleyicisi. Konserden çıkınca köprüye gidersin; patatesle bira içersin. Yanında bir kaset olur, o zaman CD yok tabii, 'Bunu çalar mısın abi' dersin... İlk başlarda çok gürültülü geldi onlara ama yavaş yavaş talep olunca daha sıcak bakılmaya başlandı. Bir şarkı, oldu 3 şarkı... Düşünsenize ben sevdiğim bir grubun şarkısını dinlemek için 10 tane özgün müzik şarkısı dinlemek zorundaydım. Yani Kemancı'nın Kemancı olmasında benim ve birçok arkadaşımın payı var..." Kaset getirenlerin elinde bir de kalem olurmuş mutlaka. Kasetlerin başındaki boşluğu almak için deliklerden birine kalem sokup 'dıııırt' diye çevirirlermiş... Bu da Kemancı tayfasının bir ritüeliymiş... Ve yıllar böyle geçerken 16 Mayıs 92'de, tarihi Galata'nın yanmasıyla Kemancı tayfası allak bullak oluyor. Çünkü onlar için sadece bira içip rock dinledikleri gelir birbirinden habersiz yangın sonrası köprüde buluşuyor, kasa kasa biraları yığıp hıçkıra hıçkıra Kemancı'ya bakarak geçmişi anıyor.

SIRASELVİLER'E GÖÇ!

Köprü yanınca Kemancı ilk mecburi yer değişikliğini de yapmak zorunda kalır, Sıraselviler'e taşınır. "Club 12'nin üstünde küçük bir mekan açtık. Fakat bu mekan 6-7 ay sonra bana yetmedi. Bizim geçen yıl kapattığımız mekanın alt katına taşındık" diyor Ateş. Ve işte Kemancı'nın altın çağı da böylece başlıyor. Alt kat yetmiyor, ikinci kata çıkılıyor, o da yetmiyor üçüncü kat açılıyor. Ateş, "O zaman öyle güzel gruplar geliyordu ki, bu gruplara sahne açmak zorundaydık biz. Her sene bir katı alıp sahne sayısını da çoğalttık" diyor. Ama 90'ların sonuna gelindiğinde bir duraklama yaşanıyor. Kemancı hafiften kan kaybetmeye başlıyor. 2000'lerin başında da kan kaybı hızlanıyor. Çünkü dünyada elektronik müzik moda oluyor. Bununla birlikte Kemancı sahneye çıkacak müzisyen bulamamaya başlıyor. Ateş dönemi şöyle anlatıyor: "Kemancı'nın altyapısı üniversitelerdir; 4-5 senede de kimlik değiştirir. Yani mezun olanlar gider, yenileri gelmeye başlar... Gençlik de o dönem dans müziğine yönelmeye başladı. Kemancı taklidi mekanlar da açılmaya başladı, alternatif çoğaldı. Rekabet etmek için kullanmayacağım yöntemler kullanılmaya başlandı. Müzisyenlerim dahil tehdide gidene kadar çeşitli yöntemler bunlar, boş verin..."

SONUNA KADAR BURADAYIM!
İşte 2000'lerde başlayan kriz, 2006'ya gelindiğinde kendini iyice gösterdi ve Kemancı da tabelayı indirmek zorunda kaldı. Geçen mayıs ise 7 aylık inşaatın ardından yine Sıraselviler'de, eski mekanın sırasındaki yeni yerinde kapılarını bir kez daha açtı Kemancı. "Buranın altyapısı o kadar muhteşem yapıldı ki, üstüne ne yaparsan yap 'cuk' oturacak. Sadece ses ve havalandırma 200 bin dolara mal oldu.... Mesela sahnenin arkasında bir stüdyo var. Grup elemanları orada prova yapabiliyor. Bu başka hiçbir mekanda yok" diyor Zeki Ateş ve Kemancı'nın hiçbir zaman yok olmayacağını şu sözlerle anlatıyor: "70'imde de olsam, 90'ımda da olsam, hayatımın son anına kadar Kemancı'da oturacağım."
Haberin fotoğrafları