kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Biraz da balık tutmayı öğretin!

Gündüz kuşağı programları hayır işi yapmak için birbirleriyle yarışmaya başladı. Kimi bedava tüp bebek sahibi olma imkanı sunuyor, kimi erzak bağışlıyor, kimi muhtaçlara mobilya götürüyor... Hatta içlerinde çat kapı kebap servisi yapanlar bile var. İlk bakışta hepimizi mutlu eden bir tablo bu. Hele, kavganın gürültünün eksik olmadığı, çiğ magazinin ekranlarda saltanat sürdüğü o eski günlerin ardından... Ama bir de madalyonun diğer yüzü var. Yasemin'in Penceresi programında perşembe günü 49 yaşındaki adam yine 40 yaşın üzerindeki yürüme engelli eşiyle stüdyoya konuktu. Adam o güne dek hiçbir işin ucundan tutmamış. Yetmezmiş gibi evlenmiş. Kendisine engelli bir eş seçmiş ve hamile bırakmış. Onlara mahalleli bakıyor. Barındıkları ev küçük geliyormuş. Erzakları yokmuş. Yardım istiyorlar. Şimdi diyeceksiniz ki; "Yoksulların ve engellilerin evlenip, yuva kurmaya hakları yok mu?" Var tabii ki, olmaz mı? Ama insan 49 yaşına kadar hiç mi bir işin ucundan tutamaz? Limon satsa, engelli eşinin ihtiyaçlarını az çok görecek parayı kazanır. Ama yok... "Devlet yardım etmeli" imiş. O da olmazsa, gündüz kuşağı programları ne güne duruyor? Dayanırsın bir stüdyonun kapısına, toplarsın yardımları... Zaten Yasemin'in sloganı da son derece yüreklendirici: "Yasemin'e güven, gerisini merak etme sen..." Ama bence önemli olan işte o "gerisi!.." Konfüçyüs "Bana balık vereceğine balık tutmayı öğret" diye boşuna söylememiş. Gündüz programlarının başlıca ödevi, kumanya dağıtmak değil, "balık tutmayı öğretmek" olmalı. Bu konuda Derya Baykal ve Nükhet Duru'nun çabalarını takdirle karşılıyorum. Seda Sayan'dan da İSMEK projesi konusunda çok umutluyum. Umarım diğerleri de en kısa zamanda doğru yolu bulur. Aksi halde "Nasıl olsa rızkını televizyonlar verir" diyerek millet iyice uçkurunu çözecek!..