kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Ekim 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

O da etnik terördü

"Terörle, terörizmle, teröristlerle mücadele" ettiğini söyleyen bir devlet;
Kendi birimlerinin, müdürlerinin, polislerinin, askerlerinin;
Çocuklardan, gençlerden "bombacı ve terörist katil" imaline;
Refakatçiliğine;
Şakşakçılığına;
Sırt sıvamacılığına;
Teşvikçiliğine;
Posterciliğine;
Pulculuğuna;
Yarenliğine,
Abiliğine;
Korumacılığına;
Göz yummasına karşı nasıl sessiz, utançsız, yargısız, yaptırımsız kalabilir?
Bu devlet, zaten utancı olması gereken "düşünce ifade suçu" ndan yargılanan bir vatandaşının, kalleşçe, ensesinden "ölüm cezası" ile infazına bulaşmış "devlet elemanı parmakları" nın izlerini nasıl siler?
Nasıl yokmuş farz eder?
Onları etkili, yetkili pozisyonlarda, sorgusuz sualsiz tutmaya nasıl devam eder?
Katillerin oluşma sürecinde; bombacılıktan, kabadayılıktan, abilikten "terörist örgütleşme" ye gidişlerinde, yakalamadan tutuklamaya, yargıdan mahkumiyetten tahliyeye, ajanlaştırılışına, yol verilişine; her aşamada bir "eleman parmağı" varken;
Devlet nasıl "demokratik hukuk devleti" kalabilir?
Bir cumhurbaşkanı, bir başbakan, içişleri bakanları kendilerini ne tür bir "devlet adamı" görebilir; nasıl "demokrasiye, hukuk devletine inanmış" sayabilir?
Emniyet, neyin niyetidir?
İstihbarat, neyin baharatı?
Jandarma, neyin arması?
Devletin, kamunun, hukukun, güvenliğin, vatandaşın "kurumu" olması gerekenler; hukuksuzluğun, güvensizliğin, vatandaşın hayatına kastın elemanlarını taşımaya nasıl devam ederler?
"Etnik şiddet ve terör" den canı yanan, yanmakta olan, can veren, canlarını bir ülke burası.
"Etnik baskı" lar yaşatmış, yaşamış ve izlerini silememiş bir ülke burası.
Tarihinin bir kısmı "etnik ayrımcılık ve kıyımlar" la suçlanan; kendi tarihi ile çok vatandaşının kökleri de, Balkanlar'dan Kafkaslar'a "etnik zulüm ve şiddet" in ıstıraplarıyla dolu bir ülke.
"Etnik ayrımcılıkları" reddettiğini söyleyen, geçmişin "etnik kırımları" na dair iddiaları reddeden, tarihinde "ırkçılık" olmadığını iddia eden;
Asıl önemlisi, "etnik terörle mücadele" halinde olduğunu ilan eden bir devlet ile çeşitli makam, yetki, görev sahipleri adeta "etnik terör ve cinayet" refakatçisi olabilir mi?
"Mezhep katliamları" nın Çorumları, Madımakları, Başbağlarları; "etnik terör" ün katlettiği 12 köylü, kahpe mayının uçurduğu gencecik asker, polisin delik deşik ettiği 12 yaşındaki çocuk, devlet elemanları kucağındaki abi kardeşlerin enseden vurduğu gazeteci için, ayrım yapmadan, kökenine, soyuna sopuna, düşüncesine, inancına bakmadan yanmayı;
Tüm bu kalleşlikler, tüm bu şiddet, bu terör ile insanlıktan nasipsizlikler, hukuksuzluklar karşısında "demokratik hukuk devleti" olmayı, "hukuka, insana, hayata saygılı vatandaşlar" olabilmeyi nasıl becereceğiz?
Başbakan; polis ya da jandarma, "devlet içinde" bir cinayetin "terör silsilesi" ne bulaşmış, parmak, burun, küstahlık, teşvik, kollama, yollama, telefon bulaştırmış her elemanın, tüm hukuksuzlukların, "devlet adına" sorumluluğunu taşımalıdır!
Utancını ve ne yapılmalıysa, ne yapılmadıysa onların yapılması görevini de.
Çünkü, bu devlet ona ve Cumhurbaşkanı'na emanettir!
Hukuk da, "bağımsız yargı" ya tabii!