kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Kandil'deki kirli oyun

Dün de belirttiğimiz gibi, Irak'la imzalanan terörle mücadelede işbirliği anlaşmasının bir işe yarayacağına inanmıyoruz. Çünkü bir emsal var: Geçen yıl Türkiye, ABD ve Irak arasında varılan üçlü koordinasyon mutabakatı.
Hani Türkiye koordinatör olarak emekli Orgeneral Edip Başer'i atamıştı, ABD de emekli Orgeneral Joseph Ralstone'u...
Ralstone en son geçen Mayıs'ta Başer'in yerine Büyükelçi Rafet Akgüney getirildiğinde telefon edip "Başarı diledi". O tarihten beri ne sesi çıkıyor, ne sedası.
Ancak Kandil'deki PKK karargahını hemen her hafta Amerikalı subaylar ziyaret ediyorlar. Neden acaba? Cevabı uzun ve biraz geriye gitmemiz gerekecek.

Paris-Viyana-Kandil
Hatırlayacaksınız; geçen Şubat'ta Paris'te 15 PKK'lı gözaltına alındı. Aralarında örgütün Fransa temsilcisi Rıza Altun da vardı. Gözaltına alınanlardan Atilla Balıkçı, "Polis niye operasyon yaptı anlamıyorum. Çünkü ben 4 yıldır Fransız gizli servisi ile Altun arasında postacılık yapıyorum" demişti.
Sonra PKK'lılar düzenli olarak karakola gidip imza atmaları koşuluyla serbest bırakılmışlardı. Altun da ilk fırsatta Paris'ten Viyana'ya kaçmış, ertesi gün Kuzey Irak'a, Kandil Dağı'na uçuvermişti.
Türkiye "İhmali"nden ötürü Avusturya'yı protesto etmiş, Fransa'ya teessüflerini bildirmiş, Irak'tan da geçen Ağustos'ta Başbakan Nuri El-Maliki'nin Ankara ziyareti sırasında Altun'un iadesini istemişti. Altun hâlâ Kandil'de ve yoğun bir şekilde çalışıyor. Ne mi yapıyor? Osman Öcalan anlatsın. 10 gün önce bir sitede yayınlanan "Bağımsız PKK mazide kaldı" başlıklı yazısında bakın neler diyor:
"AB ülkelerinin geçmişten beri PKK üzerinde etkili olma çabaları vardı. Kani Yılmaz çoktan Almanya'nın adamlığını kabul etmişti. Rıza Altun, Kendal Nezan (Not: Paris'teki Kürt Enstitüsü'nün yöneticisi) aracılığıyla Fransa'nın ajanlığına soyundu. Sadece onlar değil, yönetim kadrolarının çoğu bir güce bağlı.
PKK'yı günün gereklerine göre reforme etmek isteyenler ise ABD yanlılarından oluşuyordu. Gerek Osman Öcalan, gerekse diğer birçok kadro ABD'nin politikalarını çözümleyici görüyordu. Güney Kürdistan'daki çözüm PKK saflarında ABD etkisini son derece artırmıştı. Yönetim yapısının çoğunluğu 'ABD dostluğu çözüm getirir' görüşünü taşıyordu. Ancak Rıza Altun, Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal, ABD yanlısı reform girişimini kabul etmediler. Zübeyir ve Remzi derhal Avrupa'dan dağa gönderildiler. ABD yanlısı reformcuları başarısızlığa uğratmakla görevlendirildiler. Buna rağmen son kongrede PKK'nın Avrupa'dan yana bir çizgiye gelmemesi üstüne Rıza Altun'un da dağa gönderilmesi kararlaştırıldı.

Öcalan'dan ifşaatlar
Edindiğim bilgilere göre, artık PKK'nın Avrupa örgütü tamamen ele geçirilmiş. Türkiye'deki çalışmalar Osman Baydemir (Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı) önderliğinde tatmin olunacak düzeyde denetime alınmış ve dağı (Kandil) düzenlemek mümkün olursa 'Avrupa PKK'sı' yaratılmış olacak."
Kardeş Öcalan'ın bu ifşaatları Rıza Altun'un Fransa'dan kolayca çıkmasının, Avusturya'dan da hiçbir engelle karşılaşmadan Kandil'e geçmesinin ardındaki "Gizli el"i gözümüzün içine sokuyor.
Amerikalı subayların sık sık Kandil'e gitmelerinin sırrını da aralıyor: PKK'nın Avrupa denetimine geçmesini önlemeye çalışmak!
Zaten Rıza Altun, Kandil'den Roj TV'ye verdiği demeçte, "Paris operasyonunun arkasında ABD var" demişti.
Türkiye ise PKK ile mücadele için AB'den destek, ABD'den yardım, Irak'tan işbirliği bekliyor. Mümkün mü?