kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Eylül 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Geciken evlilikler riskli

Yeni Haber
Geçmiş yıllardaki erken evliliklerin aksine, günümüzde gençlerin önemli bölümünün, iş ve kariyer sahibi olduktan sonra evliliği gündeme almasının, anne adayının yaşının ilerlemesine bağlı olarak, bebeğin sağlığını riske attığı bildirildi.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ve Perinatal Tanı, Tedavi, Araştırma ve Uygulama Merkezi (PERİTAM) Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Evrüke yaptığı açıklamada, yumurta ile spermin döllenmesi sırasında oluşan kromozom anomalisinin, bebekte, halk arasında (mongol) olarak bilinen down sendromu başta olmak üzere çeşitli seviyelerde zeka geriliğine neden olduğunu belirtti.

Evrüke, bedensel ya da zeka engelli bir bebeğin yaşamı boyunca aileye bağımlı kaldığını, bu nedenle hem bireyde hem de ailesinde maddi ve manevi yaralar açtığını ifade ederek, ''Ancak günümüzde gelişen tıp imkanları bebeğin anne karnındaki sağlık durumu hakkında yüzde 100 denilebilecek bilgilere ulaşmamızı sağlıyor'' dedi.

Geçmişte 20 yaşını geçen genç kızlara ''evde kalmış'' tanımlaması yapıldığını, ailelerin kız ya da erkek olsun çocuklarını genelde 20 yaş öncesi evlendirdiğini anımsatan Evrüke, ''Ama günümüzde ağırlaşan yaşam koşulları, kadının çalışma yaşamında aktif olarak yer alması evlilikleri geciktiriyor. Bu da annenin yaşına bağlı olarak bebeği çeşitli sağlık riskleriyle karşı karşıya bırakıyor'' diye konuştu.

Çukurova Üniversitesi bünyesinde 2000 yılında faaliyete geçen Perinatal Tanı merkezinde anne karnındaki bebeğin tüm sağlık bilgilerine ulaşıldığını ifade eden Evrüke, doğum öncesi tanı yöntemlerinde en sık kullanılanın amniosentez olduğuna dikkati çekerek, şunları söyledi:

''Amniosentez (AS) anne adayının karın cildinden girilen bir iğneyle uterusa ve buradan da bebeğin içinde yüzdüğü sıvıya ulaşılarak, buradan sıvı alınması işlemidir. Merkezimizin kurulduğu 2000 yılından bugüne kadar 3 bin 677 anne adayına amniosentez uygulandı. Yapılan testlerde kromozom anomalisi tespit edilen 148 hamilelik sonlandırılarak, sakat çocuk dünyaya gelmesi önlendi.''

Evrüke, anne ve babaya bebeklerinin sağlık durumlarıyla ilgili bilgi verdiklerini, ancak gebeliği sonlandırma konusundaki kararı aileye bıraktıklarını belirterek, şunları kaydetti:

''Aile, (ben sakat da olsa bebeğimi istiyorum) dediğinde yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. 35 yaşından sonraki tüm anne adaylarına başka bir risk faktörü olsun ya da olmasın mutlaka amniosentez uygulamasını öneriyoruz. Ancak bu uygulamada her 200 doğumda bir düşük riski de yaşanıyor.''

YAŞ İLE RİSK DE YÜKSELİYOR

Amniosentezin hamileliğin 16 ile 20'ni haftası arasında yapıldığına işaret eden Evrüke, ''Anne yaşı 20'nin altında olduğu kromozom anomalisi oluşma riski her 1700 doğumda bir görülüyor. Bu oran 20-25 yaş arasında 1350, 25-30 yaş arasında 1150, 30-35 yaş arasında 250, 40-45 yaş arasında 70, 45 yaş ve üzerinde ise her 16 doğumda 1'e kadar yükseliyor'' dedi.

Evrüke, anne yaşının sadece kromozom anomalisine değil, anne sağlığı açısından da çeşitli risklere neden olduğunu belirterek, ''İleri yaşta gebelik tansiyon ve şeker hastalığı, kalp yetmezliği, doğum sonrası kanamalar ve erken doğuma yol açabiliyor. Annenin yaşadığı bu rahatsızlıklardan bebek de etkileniyor. Erken doğum söz konusu olduğunda bebek bu kez başta akciğer yetmezliği olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor'' diye konuştu.

AA