kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Eylül 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
İyi bir evliliğin nasıl olması gerektiğini anlatmak, iyi bir evlilik sürmekten daha mı kolaydır? 'Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!' atasözü gibi... "Neden mutlu ve uzun süreli evlilikler çok nadir?" sorusuna cevap aramaya gitmişken, sohbet bir anda iki evli psikiyatristin kendi evliliklerinin sorgulanmasına dönüşüverdi

'Evlilikte dürüstlük yoktur'

Tuluhan Tekelioğlu
22.09.2007
Bir yıl cinsellik olmadı mı hukuken evlilik geçerli değildir!..
Mesleklerinde çalışkan, hırslı ve tanınan psikiyatristler. Arzugül Hanım, Özkan Pektaş'ın asistanıyken ona âşık olmuş. Bu sırada karısından yeni ayrılmış olan ve biri 10, diğeri sekiz yaşındaki iki oğlu ve yalnızlığıyla baş etmeye çalışan Özkan Pektaş, asistanının cazibesinden etkilenmiş. Bir sene içinde evlenmişler, çoluk çocuk Arzugül Hanım'ın 45 metrekarelik evinde yaşamaya başlamışlar. İlk zamanlar anneliğin ne olduğunu bilmeden, üstelik kendisine tepki gösteren oğlanlarla baş etmekte zorluk çeken Arzugül Hanım, psikoloji kitaplarını bir kenara atıp çocukların sistemine uymuş. Kurallar ise zaman içinde herkesin katılımıyla oluşmuş. O karambolde bir de yeni bebek katılmış aileye. Özkan ve Arzugül Pektaş 14 yıl önce başlayan bu aşkın her şeye rağmen aynı hızla devam ettiğini söylüyor. İki büyük oğlan şimdi üniversite mezunu. Ufak olansa 12 yaşında. Kalabalık yaşamayı seven ailenin hayatı, İstanbul'a tepeden bakan 250 metrekarelik teras katında geçiyor... Onlarla 'genel anlamda' evlilikleri konuşmaya gitmişken, kendi evliliklerini sorgularken buldum kendimi. Neden eskisi gibi evlilikler uzun sürmüyor, mutluluk evlilikle bir arada yürümüyor? Çünkü "Tembeliz," diyor, Özkan Pektaş: "Evlilik bir mücadeledir. İyi gitmiyorsa da, boşanmamak tembelliktir. Değişiklik yapmaktan korkmamak gerek. İkinci evlilikler bu yüzden daha güzel!" Arzugül Pektaş hemen atılıyor: "O zaman benim de bir hakkım var!"

- Evlilik kararını alan erkek midir, kadın mı? Yoksa her ikisi mi?
- Arzugül Pektaş:
Evlilik kararını alan kadındır. Kadınlar evliliği hedef olarak görürler. Bir başarı sayarlar. Bir bütünü oluşturmak güzeldir. Yaşama destekle devam edebilmek güzeldir. Bir ömrü geçirme fikri vs.
- Özkan Pektaş: Erkeği nikâh masasına oturtan kadındır. Ama erkek yalnızlıkla baş etme konusunda kadından daha zayıftır. Erkek yalnız kalamaz.
- Siz de dahil mi?
- Ö.P:
Ben de dahil. İlk evliliğim bittiğinde, iki sene sonra yeniden evlendim. Çok da âşık olmuştum.
- A.P: Özkan'ı tanıdığımda 26 yaşındaydım. İhtisas yapıyordum. Özkan'ı sevdim. İkinci evliliği olacağını, iki çocuğunun varlığını derin düşünmedim. Çocuklar çok küçüktü. Biri ilkokul bir, diğeri üçüncü sınıfa gidiyordu. Bu detayları hiç pürüz diye düşünmedim. 24 saat içinde babam yumuşadı. Evlendik.
- Ö.P: İki çocukla Arzugül'ün 45 metrekarelik dairesine taşınmışız. Küçücük ev, ikimiz de işte yoğun çalışıyoruz. Evde çocukların ödevleriyle uğraşıyoruz. Balayına çıkamamışız. Utanmadan bir gün ona "İdeallerindeki erkek miyim?" diye sordum. "Kusura bakma," dedi, "ciddi maddi problemler yaşayan, benden sekiz yaş büyük, çocuklu falan. İdeallerimde böyle bir adam yoktu," dedi. Ben de küstüm.
- A.P: Hiç alınacak diye düşünmemiştim. Bir küserse tam küser. Bu huyundan kurtarmaya çalışıyorum. Üzerinde çok konuştuk.
- Çocuklar?
- A.P:
Annelik nedir bilmezken anne olmaya çalıştım. Ama anne olmaya çalışmak yanlış bir şey orada. Her şeyleriyle ilgilenmeye çalıştım. Bence babalarının eşi, yaşamlarında onlara destek verecek bir dost, bir abla olmak daha önemliydi. Anneleri hayattayken, anne olmaya çalışmak sürtüşme çıkaracak bir şey.
- Ö.P: Entegrasyon dönemi bayağı zor oldu. Bir taraftan deli gibi çalışıyoruz. Kirada, küçücük bir evde beş kişi yaşıyoruz. Çocukları yeni düzene alıştırmak zor oluyor. Arzugül'e yanlarında sarılamıyorum. Kıskanıyorlar. Bir yandan da gencecik bir karım var, ilgi bekliyor vs. Bu dönem beş-altı sene sürdü. Ama eve yansıyan kavgalar, küskünlükler olmadan.
- A.P: Yeni evlenmişsiniz. Ev biraz derli toplu olsun, giden gelen olur falan derken, baktım o düzeni oturtmak mümkün olamıyor. Ben de onlara uymaya başladım, eve gelip ayakkabılar çıkarılıp atılıyor. Ben de atmaya başladım. Böyle böyle ekip olduk. Zevklerimizi kendi şahsi zevklerimizden daha fazla, çocukların zevkine kaydırmaya başladık. Balayı yaşamadık, evlendik, sabah işe gittik.