kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Eylül 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Dar kotlu imama mahalle baskısı

Çarşamba gecesi Kanal 7 ekranı karşısına büyük bir merakla oturdum. Zira Türk Televizyon Tarihi'nin ilk "İslami sitcom dizisi" Küçük Cami yayınlanacaktı. En başından söylemeliyim ki, katı İslami kuralları mizah diliyle de olsa eleştiren bir komedi dizisinin Kanal 7'de, hem de Ramazan ayında gösterilmesi şaşırtıcıydı. Bana kalırsa bu dizi "mahalle baskısıyla" kısa süre içinde buharlaşır!.. Dizi, Kanada'nın Toronto kentindeki hayali bir kasabada Kanadalı Hıristiyanlar ile azınlık oluşturan Müslüman cemaati arasındaki ilişkileri konu alıyor. Dizinin hareket noktası; farklı din, ırk ve kültürdeki insanların birbirini daha iyi anlayıp, tanımalarına katkı sağlamak. Ancak sonuçta bu bir komedi dizisi. Özellikle İslami yaşam tarzıyla ilgili Kanadalılar'ın çözmekte güçlük çektiği bazı konular, adeta "alaya alınırcasına" ekrana taşınıyor. Bu "durum komedisi yaratma çabası" ekran başındaki Müslümanlar'dan tepki alabilir. İlk bölümde bir kilisenin içinde kendilerine ibadet edebilecekleri bir bölüm ayrılmasının sevincini yaşayan Müslüman cemaati daha sonra ikiye ayrılıyor. Bir kısmı, ibadet sırasında kadınlar ile erkeklerin arasına paravan konulmasına karşı çıkarken, başını feminist Müslüman kadınların çektiği grup ise paravana karşı çıkıyor. Olaylara daha muhafazakar bir bakış açısıyla yaklaşan eski imam ile dar kot pantolon giyen yakışıklı genç imam arasında görüş farklılığı yaşanıyor. Bu arada Kanadalı Hıristiyan kadınlar caminin önüne gelip, ellerindeki pankartlarla Müslüman kadınlara destek vererek, "Dünyanın ezilen Müslüman kadınları, zincirlerinizi kırın" diye slogan atıyorlar. Diğer yanda genç imam, kilise vakfının başkanından (muhtemelen eski bir rahip) yardım istiyor: Genç imam, "Bu işlerde siz daha tecrübelisiniz. Cemaatim paravan konusunda ikiye bölündü. Ne yapmalıyım?" diye akıl danışıyor. Sonunda genç imam bir çözüm yolu buluyor. Dileyen kadınların paravanın arkasında ibadet edebileceğini, dileyenlerin paravanın olmadığı bölümde namaz kılabileceğini söyleyince herkesten tepki görüyor. Bu çözümden kendisi de tatmin olmuyor ve şöyle diyor: "İşte Müslüman'ın mükemmel çözümü, kimse memnun değil!.." Bu arada az önce sözünü ettiğim, Müslümanlar'ı rencide edebilecek diyaloglar da gelişiyor: Örneğin bir kadın, tartışma sırasında "İslam demokratik bir dindir" diyor ama muhafazakar yaşlı adamdan cevabı anında alıyor: "Evet demokratik bir dindir. Bu yüzden kapa çeneni de oylama yapılım!.." Dizinin başında, Toronto'da Ramazan'ın hangi gün başlayacağı konusunda tartışma yaşanırken, çatıya ayın durumunu gözlemek için bir teleskop yerleştiriliyor. Cemaatten biri, "Peygamberimizin elinde o dönem teleskop olduğunu hiç sanmıyorum" diyor. Diğeri Araplar'ın yönteminden söz ediyor: "Araplar bir gün önceden ayı görüp, Ramazan'ı başlatıyorlar." Bir başkası atılıyor: "Araplar yeni ayı sadece petrol fışkırdığında görürler!.." Eski imam, paravanı savunurken, daha sonra Müslümanlığı seçmiş olan Kanadalı eşinin vetosuyla karşılaşıyor: "En iyi paravan bizim yatak odasının kapısıdır!.." Adam, "seks kısıtlamasına" dayanamadığı için camideki paravanı kendi elleriyle yıkıyor... Bu arada "kadınların adet görmelerinden itibaren örtünmeleri gerektiği" konusunda ilginç bir polemik de yaşanıyor. Adam, küçük kızının odasında ped görünce, telaşa kapılıp, karısının yanına koşuyor: "Eyvah, Leyla adet görmüş!" Karısı daha soğukkanlı yaklaşıyor: "O zaman ona bir kadın bağı almalısın!.." Adam diretiyor: "Hayır, önce başını bağlamalı!.." Dizi, Kanadalı CBS televizyonunda her hafta 2.1 milyon kişi tarafından izleniyordu. Bizim reytinglere baktım: Tüm izleyicide 46'ıncı, A/B grubunda ise 64'üncü olmuş. Dedim ya, "mahalle baskısı" galip gelmiş