kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Eylül 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Anayasa ve CHP

Yeni Anayasa taslağının açıklanması için geri sayım başlarken, CHP'nin 1993'teki önerisi tozlu raflardan indiriliverdi.
Verilmek istenen mesaj: "Baykal 14 yıl önce ne öneriyordu, bugün ne diyor."
Aslında o öneri CHP'nin girişimi değildi. Dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un partilere "Gelin 1982 Anayasası'nı değiştirelim. Her parti önerilerini veya taslağını hazırlasın" çağrısının ürünüydü. Tüm partiler çağrıya uymuş, önerilerini 1993 Mart'ında Cindoruk'a sunmuşlardı.
Ancak 40 gün sonra, 17 Nisan'da Cumhurbaşkanı Özal'ın ölümü gündemi değiştirince, genel uzlaşıyla yeni Anayasa hazırlama hayali suya düştü. Günümüze kadar bölükpörçük Anayasa değişiklikleriyle yetinildi.
Konuyu gündeme taşıyan Zaman gazetesinin haberinde CHP'nin 1993'teki önerisinde, birey odaklı, özgürlükçü bir Anayasa hazırlanmasını istediği belirtiliyor.
Hakkını teslim edelim; CHP'nin özgürlükçü Anayasa talebi Cindoruk'un girişimiyle sınırlı kalmadı. Ertesi yıl yenilediği Parti Programı'nda bu konuyu birinci önceliği ilan etti:
"Anayasa'yı yasakların tarifi olarak çıkartmak, onu bir özgürlük belgesine dönüştürmek, demokrasiyi bütün özellikleri ve güzellikleriyle gerçekleştirmek, demokrasinin kesintilere uğramasını önlemek, 12 Eylül ve benzerlerini sorgulamak ve tarihe terk etmek için CHP vardır."
CHP'nin 1994 tarihli bu programı, bugün de yürürlükte.

Rapor, bildirgeler ve bugün
Daha sonra, 2001 Haziran'ında hazırladığı "Demokratikleşme Raporu"nda da CHP bu amacının arkasında durdu. "Bireyden değil devletten, özgürlükten değil otoriteden yana" bir felsefeye dayanan "12 Eylül'ün yasakçı anayasasının yürürlükten kaldırılması zamanının geldiği" vurgulanan raporda, "Vatandaşlık", "Alt kimlik" ve "Ana dil" gibi netameli konularda cesur öneriler yapıldı. İşte birkaç cümle:
"Anadil(ler) kültür alanı olgusudur. Resmi dil ise kamu alanının ve siyasal birliğin aracıdır. Bu anlayışla, her etnik kökenden yurttaşlarımıza, Milli Eğitim Bakanlığı kuralları içinde ana dillerinde özel eğitim görebilmeleri, her türlü özel iletişim ve medyadan yararlanabilmeleri sağlanmalı, bu konulardaki tüm yasak ve fiili engeller kaldırılmalıdır."
CHP'nin bu raporu da geçerliliğini koruyor, çünkü partinin internet sitesinde duruyor.
Ertesi yıl, 3 Kasım 2002 seçimleri bildirgesinde de, CHP yeni Anayasa için kendini bağladı: "Yeni, çağdaş, çoğulcu ve özgürlükçü bir Anayasa'nın hazırlanmasına öncülük edeceğiz. 12 Eylül yönetiminden günümüze yansıyan hukuk anlayışını, antidemokratik kurum ve uygulamalarını tümüyle tasfiye edeceğiz."
Her ne kadar 2007 seçim bildirgesinde açıkça yeni Anayasa taahhüdü yer almasa da, gerek temel hak ve özgürlükler, yasama-yürütme-yargı ilişkileri, temiz toplum ve şeffaf yönetim gibi konulardaki hedeflerinin köklü bir Anayasa değişikliğini zorunlu kılması, gerekse Baykal'ın o belgeyi kamuoyuna açıklarken 2002 bildirgesinin de geçerliliğini koruduğunu vurgulaması, CHP'nin yeni ve özgürlükçü Anayasa talebinden vazgeçmediğini göstermeye yeterli.
Diyeceğimiz şu; iktidar partisi tepki anayasası hazırlandığı izlenimini veya (ön)yargısını içtenlikle çürütürse, bunun kanıtı veya beyanı olarak taslağın tüm görüşlerin ve siyasal güçlerin temsil edileceği bağımsız bir komisyonca tasarıya dönüştürülmesini kabul ederse, hiç kuşkusuz CHP de Türk halkının ortak aklının bir parçası olma kutsal görevinden kaçın(a)maz.
Bizim umudumuz, dileğimiz, beklentimiz, daha ötesi tahminimiz bu.