kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Eylül 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Entelektüel tesettür

Bana ait değil bu deyim; Elif Şafak'ın... Özellikle 'Baba ve Piç' romanını okuduktan sonra sürekli takip ettim, gazete ve dergi yazılarını kaçırmamaya çalıştım. Her yazısında mutlaka üzerinde çok düşüneceğiniz, tartışacağınız, 'sahiden öyle mi' diyeceğiniz analizleri vardır; şiddetle tavsiye ederim bu arada... Geçen hafta Tempo dergisinde, yine o yazılarından birini yazmıştı. 'Beyniyle tanınmak, beyniyle algılanmak ve beyniyle kabul görmek isteyen' kadınların kendi içlerinde yaşadıkları gelgitleri anlatmış, kendini örnek vermiş ve 'entelektüel tesettür' deyimini ortaya atmıştı. Bu ara herkes sadece moda olduğu için türbandan, örtünmekten bahsettiği, 'kapanırım' demeçleri verdiği için malum, aklıma geldi Şafak'ın yazısı... Sezonun yeni dizilerinden 'Menekşe ve Halil'in öyküsünü kaleme aldığı için Kanal D'nin gecesine davet ediliyor Şafak... Bir bilene danışıyor, "Abiye giymekte fayda var" diyor o bilen de... Dalıyor bir mağazaya...

Tezgahtarın eline tutuşturduğu iki-üç parçayla kabine giriyor ve elindeki simli elbiseye bakıp "Paris Hilton'un buna benzer bir kıyafetle fotoğrafı yok muydu" diye konuşuyor cinleriyle! Giymesiyle çıkarması bir oluyor hepsini. Aynadaki görüntüsüne bakarken cini ona şunları söylüyor: "Onun etek boyu, bunun dekoltesi, şunun uçuk pembesi... Niye kabul etmiyorsun, sorun elbiselerde değil, sende! Nasıl korkuyorsun kadınlığından, gazetelerdeki tüm fotoğraflarında kasıyorsun kendini. Canlı rujlar sürsen, kocaman gülsen, çiçekli giyinsen, biraz kol bacak göstersen yazarlığına zeval mi gelir? Söylesene sen niye bedeninden bu kadar korkuyorsun?" Bravo Şafak'ın cinine! 'Niye bu kadar hoş bir kadın sürekli boğazlı yaka giyinir' diye düşünürdüm hep...
Elif Şafak da sonraki satırlarına şunları ekliyor, cinine hak vererek: "Haklı olabilir mi? Farketmeden entelektüel tesettüre girdim bunca zaman. Bilmiyor ki bedenleriyle hatta seksapelleriyle son derece uyumlu olan kadınlara hayranlık duyuyorum gizliden gizliye... Ama cin bilmiyor bendeki durum salt bireysel bir arıza değil; kültürel bir açıklaması var. Bu memlekette kamusal alana çıkan ve bedeniyle değil, beyniyle tanınmak, beyniyle algılanmak, beyniyle kabul görmek isteyen bir kadının, cinselliğiyle ya da kadınsılığıyla barışık kalması o kadar kolay değil!" Alın size yeni bir tartışma! Şafak'ın yazdığı gibi bu durum sadece 'bu memlekette' mi geçerli? Dünyada da böyle değil mi? Hatırlayınız... Kocasının zekasını beşe katladığı konuşulan, entelektüel birikimiyle takdir toplayan Hillary Clinton daha geçtiğimiz aylarda 'göğüs çatalı göründü' diye Amerika'da topa tutulmadı mı? Beyniyle varolmak, beyniyle tanınmak ve kabul görmek isteyen kadınların seksapelleriyle neden bu kadar savaşıyoruz? Onun falsosu sayıyoruz bunu? Böyle kadınların beynine mi tahammül edemiyoruz, bedenine mi acaba? Kadına bedeninden utanması gerektiği öğretilir ta küçükten, sorun bu galiba... Ama buna başkaldıran, aklı kadar seksapelini de gösteren, başarısı kadar kadınlığını da konuşturan birileri de var bu memlekette... Ayşa Arman'a helal olsun diyorum ben!