kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Yaşıyor görünsek bile biz her gün içimizden ölüyoruz'

Sakine Arat (Biri cezaevinde, ikisi dağda olmak üzere üç oğlunu yitirdi)
"Bir anne ne yaşar? Bir kuş yuvada yavrusuna dokunduğun zaman ne yapar? Çırpınır, ben de çırpındım. Gece gündüz kolordu kapılarında süründük, dilekçeler verdik. Çocuklarımın her ikisi de işkencedeydi. Tacettin 1979'da yakalandı, 1982'de çıktı ve gitti. Cemal zaten çıkamadı. En küçükleri askerde bile işkence gördü, o da dağa gitti. Sabahtan akşama kadar bekliyorduk, toplam iki cümle kurmadan, görüşü bitiriyorlardı. Günler sonra oğlumu ilk gördüğümde sanki yarıya bölünmüştü. Mahkemeye iki kişiyi ellerinden ve ayaklarından zincirle bağlayarak götürüyorlardı. O halde arabaya binmelerini istiyorlardı. Biri biraz daha az zıpladığında devrilip düşüyorlardı ve bu yüzden bile dayak yiyorlardı. Bir gün 80 yaşındaki bir kadın torununu görmeye gelmişti, Türkçe bilmiyordu. Bir saat uğraştım ve ona Türkçe 'Mehmet oğlum nasılsın' demeyi öğrettim. Ama kadın locaya gittiğinde unuttu ve Kürtçe konuştu. Mehmet'i orada dövmeye başladılar, yaşlı kadını da karga tulumba kapıya fırlattılar. Çocuklarımıza tuzlu, deterjanlı, fareli yemekler yediriyorlardı. Orada kalan bütün tutuklulara fare yedirildi. Ama yeminliyim, ağlamıyorum, oğluma söz verdim. İçim ağlıyor ama gözlerim ağlamıyor. Barış istiyorum, diye Ankara savcısı bana bir ay ceza verdi. Ben teröriste benziyor muyum? Size soruyorum, ben yaşıyor muyum? Bu halk yaşamıyor, her gün ölüyor, dışından görünmese de her gün içinden ölüyor. Tek suçumuz Kürtçe konuşmak mı? Bizi Akdeniz'de yıkasalar bile dilimizi unutamayız. Bunu değiştirmek isteyen varsa o gelsin bir gün Kürt olsun, ben 10 gün Türk olmaya razıyım. Bunu bana neden yaptılar, bu acıyı yüreğime neden koydular?"