kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Türkiye'de Ermeni olmak depremi beklemek gibi

ECEVİT KILIÇ
Agos'un İmtiyaz Sahibi ve Ermeni tarihi araştırmacısı Sarkis Seropyan'a göre Hrant Dink'in öldürülmesi Abdülhamit döneminden bu yana Ermenilere yönelik her 10 yılda bir yapılan operasyonlardan biri..
Tehcir sırasında yedi yaşında olan annesi, Sarkis Seropyan'a çocukluğunda masallar yerine Ermenilerin yaşadıkları vahşeti anlatmış hep. Daha çocukluk dönemi bitmeden Seropyan, yoksulluk nedeniyle ortaokuldan sonra bir buzdolapçının yanında çalışmaya başladı. Anneannesi ve annesiyle Tarlabaşı'nda tek odalı bir evde yaşıyorlardı. Askere gitmeden hemen önce gayrimüslimlere yönelik yağma hareketi olan 6-7 Eylül Olayları patlak verdi. Dönüşünde kendi işini açtı, ama en büyük tutkusu kitaplardı. Sürekli Ermeniceden Türkçeye çeviriler yapıyor, Ermeni gazetelere yazılar yazıyordu. Yıllar sonra Hrant Dink'le yolları kesişti; sonra, 1995 yılında, tam 60 yaşında gazeteciliğe başladı. Hrant Dink'le birlikte hakkında 301. maddeden dava açıldı. Adliye koridorlarındaki saldırılardan o da payını aldı. Bu davadan yargılanması hâlâ sürüyor. Hayatı Türkiye'deki Ermenilerin yaşadıklarının özeti olan Sarkis Seropyan'a göre her 10 yılda bir Ermenilere sopa gösteriliyor. Ancak Seropyan'ı umutlandıran gelişmeler de yok değil: "Hrant'ın cenazesine binlerce kişinin katılması bize ilk defa umut verdi."

- 1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül Olayları'nda İstanbul'da mıydınız?
- Yalova'daydım. Sabah erken dönecektik İstanbul'a, hiçbir şeyden habersiz. Üç arkadaş, sabah 06.00'da yola çıktık. Büyükada'ya geldiğimizde denizde kayıklar gibi yüzen masa ve sandalyeler gördüm. İskele civarındaki bütün kahvelerin, lokantaların malzemeleri denizdeydi. Önce masa ve sandalyelerin çatlaklıklarının gitmesi için suya bırakıldığını düşündüm. Sonra gemideki çalışanlar anlattı: "Ya sizin haberiniz yok mu, Atatürk'ün evine bomba koydular." Belli kişilerin, gayet organize bir şekilde insanları galeyana getirip İstanbul'u yerle bir ettiklerini orada öğrendim. Yıllar sonra da bunun düzenlenmiş, programlanmış bir eylem olduğunu öğrendik.

- O sırada kaç yaşındaydınız?
- Askere gidecektim, 20 yaşındaydım. Askere gitmeden önce arkadaşlarla son gezilerimizi yapıyorduk. Olayı öğrendikten sonra ilk olarak evimi merak ediyordum. Annem ve anneannem vardı evde bakmakla zorunlu olduğum. O zaman iskelelerin çoğu köprülerin üzerindeydi. Ada gemileri tam Galata Köprüsü'nün ortasına yanaşırdı. İndiğimizde köprüden araç geçmiyordu. Köprünün üzeri kumaşlarla kaplanmıştı. Kumaşların üzerine de yiyecekler, başka şeyler dökmüşler. Bunların üzerinden yürüyerek Karaköy'e oradan da Şişhane'ye kadar yürüdük. Ondan sonra bir tramvaya asıldık. Evin durumunu tespit ettikten sonra çalıştığım dükkâna gittim.
Haberin fotoğrafları