kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Beren Saat: 'Sevgilisi olan birine hiç göz koymadım'

İLKNUR K. AKMAN
İnsanı şaşırtacak şekilde düzgün ve aklı başında konuşuyor. Henüz 23 yaşında olmasına rağmen ne istediğini ve nerede, nasıl davranacağını çok iyi biliyor. Her ne kadar sessiz sakin görünse de, bir Balık burcu olarak ona 'heyecanların kadını' demek yanlış olmaz. Hatırla Sevgili dizisindeki başarılı oyunculuğunun yanı sıra, özel hayatıyla magazin basınının da hedefi haline gelen Beren Saat, kendisine yakıştırılan 'Gönül çelen kadın' imajından, biraz rahatsız. Ama emin olun, yine bir Balık olarak ona ket vurmak da imkânsız!..
- Hayatın bir armağanı sanırım, sizin bugün burada olmanız. Bir yarışmaya katıldınız ve kısa sürede aranan bir oyuncu oldunuz. Bu kadarını hayal etmiş miydiniz?
- Hayır etmemiştim, daha doğrusu böyle önemli projelerde başrol almak için daha çok yolumun olduğunu düşünüyordum. Başarımdaki asıl pay çok yetenekli olamamdan değil, doğru insanlarla, doğru projelerde çalışmamdan kaynaklanıyor. Örneğin Hatırla Sevgili'de yönetmenimiz Tomris Giritlioğlu bana çok güvendi, başkası olsa bunu yapmazdı belki.

- Dışarıdan baktığınızda nasıldı, içine girdiğinizde neyle karşılaştınız? Beklediğinizden çok farklı bir dünyayla mı?
- Çok büyük bir sürpriz ya da hayal kırıklığıyla karşılaşmadım açıkcası, aşağı yukarı beklediğim şeyi buldum. Tabii ki çok kolay olmasını beklemiyordum ama dizi çekmenin hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Çok zor şartlarda çalışılıyordu. İlk set günümde 24 saati devirince, "Bu böyle olacaksa, ben bu işi devam ettiremem," diye çok korkmuştum.

- Peki ya ilişkiler?
- İşte o noktada biraz dejenere olmuş bir topluluk buldum karşımda. Sadece magazin haberlerinden ve insanların ilişkilerinden bahsetmiyorum... Çok bireysel bir iş olduğu için, egoların çok çarpıştığı ve insanların birbirine hiç güveninin olmadığı bir ortamdasınız. Hatta insanlar birbirini ezerek veya birbirinin ayağını kaydırarak bir şeyler başarmaya çalışıyor. Karşımda bu kadar 'güvensiz' bir popülasyon bulunca, bu beni üzdü açıkcası. Ama şimdi yapacak bir şey olmadığını görüyorum. Adapte olmayı, yaklaşan tehlikeyi sezmeyi ve korunmak için dikenlerinizi çıkarmayı öğreniyorsunuz. Sosyal çevrenizi de ona göre oluşturuyorsunuz tabii.

- Sizi bugüne dek en çok ne rahatsız etti? Ya da en çok neden şikâyetçisiniz, diyeyim...
- Yanlış anlaşılmak... Zaten o yüzden de artık neredeyse hiç röportaj vermiyorum. Canlı bir program olursa, en azından söyledikleriniz olduğu gibi yayınlanıyor. Ama söylediklerinizin sizin ağzınızdan çıktığı gibi yazılmaması, okuyucuların gözünde sizi bir anda aptal ya da çok kıskanç biri durumuna düşürebiliyor. Tüm röportajın içinden bir cümleyi alıp başlığa taşıdığınızda çok aptalca bir ifade olabiliyor bu ve okuyucunun damağında sizinle ilgili kalan tat da o oluyor. Çünkü gerisini okuma ihtiyacı bile hissetmiyor...

- Sizin adınız hep 'gönül çelen kadın' olarak anılıyor, neden?
- Öyle olması beklenildiği için. Çünkü insanlar şöyle düşünüyor, "Bu kız bir yarışmayla nereye geldi... Süreç buysa ancak bu şekilde bu noktaya gelmiştir," diye bir düşünce var insanların kafasında. Konservatuvar mezunu olsaydım, belki böyle yakıştırmalar yapılmayacaktı, eminim. Ama insanlar zamanla beni anlayacaklar...

- Kimi zaman bir çekimde 24 saatten fazla vakit geçiriyorsunuz rol arkadaşlarınızla. Hayatınızın bu kadar önemli bir bölümünü paylaştığınız insanlar arasından birini kendinize yakın hissetmeniz çok doğal değil mi?
-
Elbette olabilir ama bir de ön yargı var, 'Dizi setlerinde mutlaka herkes partneriyle bir ilişki yaşar,' diye. Benim adımın geçtiği her yerde Cansel Elçin (dizide Ahmet rolünde) adı geçiyor. Oysa yok öyle bir şey, hiç olmadı. Biz çok iyi dostuz. Ama dedikodulara artık hiç kulak asmıyorum. Çıkıp da "O benim sevgilim değil," diye bas bas bağıramam ki! Bir de size hiç fırsat tanınmıyor. Belki biriyle gerçekten aranızda bir elektrik vardır ama ne olacağını görmek için arkadaşlık edersiniz önce. Sorulduğunda da "Arkadaşız," dersiniz. Zamanla bir ilişki başlar ya da başlamaz. Ama sizi biriyle yan yana gördüklerinde hemen "Beraberler," deniyor. İlişki gerçekten başlarsa da bu kez "Hani arkadaştınız!" deyip yalancı durumuna düşürülüyorsunuz.

- Görünen o ki hakkınızda çıkan haberler yüzünden başınız epey ağrımış...
- Benimle ilgili çıkan haberlere uzun zamandır ilk kez bu kadar incindim. Aslında ben bunları aştığımı düşünüyordum ama bazı şeyler insanı incitiyor. Ben hayatımda sevgilisi olan birine hiç göz koymadım. Ama çıkan son haberlerde ben birilerini 'ayıran' kadın durumuna düşürüldüm. Oysa ikinci kadınlara hep fazla refleks gösteren biriyimdir. Kendimi son dönemde hiç alakam olmayan olayların içinde gördüm. "Sen neymişsin be Beren!" gibi bir durum oldu. Hiç hak etmediğimi düşündüm bunları ve kırıldım.

- Bir yarışmadan çıkıp kısa sürede bu kadar üne kavuşmak, çok kıskanılmayı da beraberinde getirdi mi sizce?
- Ben henüz istediğim yere gelmiş değilim, önce bunu söyleyeyim. Ama benim de tahminimden hızlı gelişti her şey. Sanırım, bu bazı insanlarda şöyle bir refleks yarattı: "Dur bakalım, bu iş bu kadar çabuk olmaz. Sen de bizim geçtiğimiz yollardan geçmek zorundasın. Senin de bir gün ayağın takılacak ve düşeceksin!" Bana karşı böyle bir ön yargının olduğunu görüyor ve hissediyorum.
Haberin fotoğrafları