kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

Ben hep böyle kanayacak mıyım?

* Merhaba. Ben 14 yaşında Kronik ITP hastasıyım. 6 yıldır tedavi oluyorum. Ara ara trombositlerim 2 bine kadar düşüyor ve yüksek dozda kortizon alıyorum. O zaman hemen yükselmeye başlıyor. Benim sorunum nedir acaba, ben hep böyle kanayacak mıyım?
C. OKTAY

Sevgili genç okurum; bu soru birçok insana karışık gelebilir ama vücudumuzun en hayati unsurlarından biri olan kana göz atmaya fırsat vermesi açısından önemli... İsterseniz önce, herkesin dilinden düşmeyen ama kimsenin de tam hakim olduğuna inanmadığım kandan başlayalım. 'Kan bedenin aynasıdır' diyerek başlamak doğru olur düşüncesindeyim. Çünkü vücutta yaşayan canlı tüm dokular kan ile temas halindedir; zaten bu temas kesilirse ölürler. Kan incecik kılcal damarlar aracılığı ile en ücra köşedeki hücreye kadar hem oksijeni hem de gerekli gıda maddelerini taşır. Bu nedenle oralara dair izleri kan üzerinde rahatlıkla görmek mümkündür.

YÜZDE 92 SU
Kan dört ana bölümden oluşur; 'plazma' denilen sıvı kısım su, şeker, yağ, protein, sodyum, potasyum ve kalsiyum karışımıdır. Bunun yanında kanamayı durdurmaya yönelik pıhtılaşmada görevli birçok kimyasal madde de plazmanın içinde yer alır. Plazmanın yüzde 92'si sudur. 'Alyuvarlar' içlerinde bulunan hemoglobin isimli proteinle oksijeni en uçtaki hücrelere kadar taşır. Aynı şekilde karbondioksiti alıp geri götürür. Kana kırmızı rengini veren de hemoglobindir. 'Akyuvarlar' vücudun savunması ile görevli daha büyük hücrelerdir. Bazıları mikropları yok etmek üzere antikor üretirken bazıları onları doğrudan yutar. Sizin hastalığınızda başrolü oynayan 'trombositler' ya da pulcuklar ise bir yaralanma anında yara ağzına yapışarak kanın pıhtılaşmasını başlatan kimyasal maddeler salgılarlar.

DALAK ALINABİLİR
Bu genel bilgiler ışığında sizin hastalığınıza gelince; ITP çok sık rastlanmayan bir kanama bozukluğudur. Kandaki pulcuk sayıları sebebi bilinmez bir şekilde normal sınırın çok altına düşer. Düşünülen mekanizma, vücudun kendi savunma sisteminin kendi pulcuklarını yabancı mikrop sanıp yok ettiğidir. Akyuvarlar pulcuklara karşı antikor üretirler; üzerlerine bu antikorların yapıştığı pulcuklar da dalakta yakalanıp yok edilirler. Bu nedenledir ki bazı ITP hastalarında dalak cerrahi olarak çıkarılır. Hastalık genellikle cilt içine kanama ve çürüklerle seyreder. Diş etlerinden ağız içinden ve burundan da kanamalar olabilir; buna bağlı kansızlık gelişebilir. ITP ne kadar sürdüğüne göre akut ya da kronik olarak sınıflandırılır. Akut olanlar ani başlar ve tedavi edilmeden genellikle 3 ila 6 ay içerisinde kendi kendine sonlanır. Tüm ITP vakalarının yüzde 90'ı akut formdur ve çocukların çoğu bu türdür. Kronik ITP, 12 aydan uzun süren durumlara denir. Tedavide size uygulanan kortizonun yanında başka ilaçlar ve cerrahi de vardır. Uygun vakalarda dalağın çıkarılması ve minimum doz kortizonla ömür boyu pulcuk sayısı başarı ile 50 binin altına düşmeden tutulur. Fakat bunun kronik bir hastalık olduğunu unutmamak gerekir. Böyle hastalıkları tedavi görülmesine rağmen hiç akıldan çıkarmamak gerekir. Sağlıkla kalın...