kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Eylül 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Yine mi aynı kadınlar?

Harper's Bazaar dergisinin Amerikan edisyonuna bakıyoruz. 'Modanın dahi çocuğu' dedikleri, ünlü modacı Marc Jacobs payetli, allı pullu bir kadın elbisesi giyerek poz vermiş. Gülüyor ve her halinden belli, müthiş eğlenmiş. Paris uçağındayız, yanımda Hello'nun yayın direktörü Melda Narmanlı Çimen var. Aynı şeyi düşünüyoruz: "Bizim celebrity'ler bu pozu asla vermezdi!" Mesele ille de kadın kılığına girip poz vermek değil... Türkiye'de sayısını net bilmediğim kadar çok kadın, magazin, cemiyet, erkek dergisi var. Ama yaratıcı, sıradışı, aylarca konuşulmaya değer prodüksiyon yok! Mesela Türkiye'nin en çok satan aylık dergilerini alın... Günlük gazetelerde her gün gördüğümüz, başkasına laf atarak gündemde kalmış, artık söyleyecek tek lafı kalmamış kadınlar yine aynı şeyleri konuşmuş! Üstelik bunlar 'sadece işimle gündemde kalacağım, bir daha konuşmak yok' diyenler yanlış anlamayın! Bütün bir ay biz zaten günlük gazetelerde yaz, oku tüketmişiz bunları. Bir ay boyunca hazırlanan dergide yine yeni yeniden Hande Yener, Demet Akalın, Gülben Ergen röportajı mı olmalı? Bu kadar mı kısır bu piyasa? Hiç mi yok bu memlekette söyleyecek lafı olan, merak ettiğimiz başkaları? "Yok" dedi Melda. Olan da kabul etmiyormuş zaten poz vermeyi, konuşmayı... Bu işin o kadar da kolay olmadığını, insanları ikna etmek için ne kadar zorlandıklarını anlattı... Mesela, cemiyet hayatında konuşmaya, poz vermeye can atan çok kadın var ama kiminin kocası buna izin vermiyor. Kimi "Ay önümüzdeki ay Paris'e gidip sezonluk alışverişimi yapayım, onlarla poz veririm" diyerek kendi istediği prodüksüyonu kabul ettirmeye çalışıyor. Kimi "Ben öyle poz vermem, yok elimi oraya koymam, yok bunu giymem, şunu takmam" diyerek kanırtıyor. Kimi de korkuyor, çekiniyormuş. Bettina Hakko hafta sonu çıkan röportajında, "İki gün gazetede resmi çıkmasa hastalanan tanıdıklarım var" diyordu. Bu ne şimdi? Hem konuşulmak için can atıyorlar, hem de 'gel şöyle güzel bir prodüksiyon yapalım' dediğinde kılı kırk yarıyorlar. TV ekranlarında car car cevap yetiştiriyorlar; röportaj deyince 'ı-ıh!' Bunun adı da ego tatmini galiba!