kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 9 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

Bir de chikungunya çıktı şimdi başımıza!

* Kaç gündür gazeteler ve televizyonlar 'chikungunya' diye yeni bir hastalıktan bahsedip duruyor. Asya'dan İtalya'ya kadar gelmiş, orada da bir sürü insan ölmüş. Bu dünyanın derdi hiç bitmeyecek mi? Kuş gribi bitti, şimdi de bu çıktı başımıza! Kayhan Targan/Adana

Son zamanlarda sıkça gündeme gelen 'chikungunya' hastalığı sandığınızın aksine hiç de yeni değil. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) kayıtlarına göre ilk kez 1824'te Hindistan'da görülmüş ve 1953'te hastalığın etkeni olan virüs tespit edilmiş. O zamandan beri de Asya ve Afrika'da salgınlar yaparak sürüp gidiyor. Hastalığa virüsler sebep oluyor ve sivrisinek vasıtasıyla bulaşıyor. Yine WHO'nun kaynaklarından edindiğim bilgilere göre chikungunya; ateş, baş ağrısı, halsizlik, bulantı kusma, döküntü, kas ve eklem ağrılarıyla seyreden tablolarla ortaya çıkar. 'Chikungunya', Afrika'da konuşulan Makonde dilinde 'kuruyup bükülmek' anlamına gelir; hastalar eklem ağrılarından dolayı sanki bükülmüş gibi bir hal alırlar. Bu hastalıkta ölüm seyrek olarak görülmekle beraber, bazı hastalarda yorgunluk ve bitkinlik hali aylarca sürebiliyor.

SİNEKLE BULAŞIYOR
İtalya'da bildirilen vakaların sayısı ve bunların bazılarının ölümle sonlanmış olması dünya kamuoyunun dikkatini bu hastalık üzerine çekti. Hastalık; normal koşullarda tropik bölgelerde bulunan ve sarı humma hastalığının da yayılmasına neden olan 'aedes aegypti' tipi sivrisineklerle bulaşır. Fakat virüs, geçirdiği değişimle Asya ve Akdeniz ülkeleri de dahil dünyada yaygın olarak bulunabilen 'aedes albopictus' türü sivrisinekle de taşınır hale geldi. Bu da sorunu bir bölgesel hastalık olmaktan çıkarıp tüm dünyaya ait hale getirdi. İnsanların yanı sıra, maymun ve diğer vahşi hayvanların da hastalanarak virüs deposu olarak görev aldıkları düşünülüyor. Hasta insanların ya da hayvanların kanıyla beslenen sivrisinekler, hastalığı başkalarına bulaştırır. Direkt temasla insandan insana bulaşma olmaz.

AŞI DA YOK İLAÇ DA!
2000 yılından beri hastalıktan korunmak üzere bir aşının geliştirilmesi için uğraşılmakla birlikte henüz ticari olarak kullanıma hazır hale gelmedi. Tedavide kullanılan özel bir ilaç yok. Genel destekleyici tedavi ve istirahatle vücudun hastalığı kendi kendine yenmesi beklenir. Ülkemiz için açık bir tehlike söz konusu olmamakla birlikte özellikle hastalığın sık görüldüğü Asya ve Afrika ülkelerine seyahat edeceklere, sivrisineklerden korunmak üzere bazı özel tavsiyelerde bulunmakta fayda var:

* Sinekleri uzak tutmak için açıkta kalan çıplak ten üzerine, içinde DEET bulunan sinek kovucu losyonlar sürün. Üzerlerinde yazan kullanma talimatlarına mutlaka uyun.

* Uzun kollu ve uzun paçalı elbiseler giyin ve bunlara da sinek kovucu sıkın.

* Camlarda ve kapılarda sinek teli bulunmasına özen gösterin.

* Geceleri cibinlik kullanın.

* Çevrenizde sivrisineklerin üreyebileceği çöplük, durgun su birikintisi ya da süs havuzları gibi yerlerin ilaçlanmasına veya ortadan kaldırılmasına önayak olun.