kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Eylül 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MAHMUT ÖVÜR

'Tez AK Parti, antitez DTP'

AK Parti ile DTP ilişkilerine bakınca insanların kafası karışıyor.
Acaba yeni bir gerginlik dönemi mi başlıyor?
Aslında DTP'li bir Meclis'in hiç de sakin geçmeyeceği başından belliydi.
Çünkü ortada alışık olmadığımız bir siyasi parti ve bir "siyaset dili" var.
DTP'lilerin bu siyaset diliyle demokrasiye katkı sunup sunmayacakları hem merak ediliyor hem de kaygı ile izleniyordu.
Aynı şey iktidardaki AK Parti ve muhalefet partileri için de geçerli.
Onların da, DTP'nin bu farklı "siyasi dili" karşısında ne yapacakları merak konusuydu.
Acaba, empati mi yapacaklar, yoksa bildiğimiz klasik tepkici yolu mu sürdürecekler?
Doğrusu iki tarafın tavrını anlamamız için çok beklememiz gerekmedi.
Daha işin başındayız ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in açıklamalarıyla ortalık karıştı...
Nedeni de Baydemir'in siyaset dili...
Baydemir tartışma yaratan konuşmasında şöyle diyordu:
"Diyarbakır'a karşı açıkça savaş ilan ediyorlarsa 'hodri meydan' diyorum. Biz buradayız. Savaştan kaçmayız. Başbakan en sevdiği ve en güvendiği adayını burada belediye başkanı olarak göstersin. Diyarbakır bir kaledir. Bugüne kadar birçok kişi düşürmek istedi ama düşmeyecektir."
Siyaset dili "savaş" ekseninde gelişirse "üslubun" böyle sert olması kaçınılmaz.
Bu nedenle başta Başbakan Erdoğan olmak üzere verilen cevaplar da sert oldu.
Peki bu gerginlik yaratan tartışma siyaset kulislerinde nasıl yankılandı?
DTP Milletvekili Hasip Kaplan şöyle diyor:
"Keşke böyle sert olmasaydı. Ama burada sözü edilen 'savaş' kelimesi yanlış yorumlanıyor. Kastedilen mücadeledir. Bu da şunu gösteriyor: AKP'nin Doğu ve Güneydoğu'da rakibi DTP'dir. Nasıl İzmir ve Mersin'de CHP ise oradaki rakibi de biziz. AKP bir seneye kalmadan yerel seçime gitmek istiyor. Bu nedenle yönetimde olmadıkları illeri almak istiyorlar. Biz de Van'ı, Siirt'i istiyoruz. Bunda büyütülecek ne var?"
Kaplan'ın yerel seçimlerle ilişkilendirdiği bu gergin tartışmaya siyaset kulislerinde farklı bakılıyor.
Kimi DTP'nin siyaseti gererek tabanını ayakta tutmak istediğini, kimi de AK Parti'nin "devlete hoş görünmek" istediğini ileri sürüyor.
Ancak yaşanan bu tartışmanın aslında "yeni bir siyasal sürecin başlangıç noktası" olduğunu söyleyenler de var.
Bir siyaset uzmanı bu sürecin nasıl gelişeceğini çarpıcı bir iddiayla şöyle anlatıyor:
"AK Parti ve DTP, diğer muhalefet partilerini devreden çıkartacak bir strateji izliyorlar. Aralarında 'özgürleşme ve farklılaşma adına enteresan bir kavga' yaşanacak."
Siyaset uzmanı bu yaklaşımını netleştirmek için biraz daha ayrıntı veriyor ve şöyle diyor:
"Önümüzdeki sürecin en önemli problemi terör ve bölünme olacaktır. Hükümetin bu konuda almaya çalıştığı her tedbire karşı kim sesini çıkaracak? Elbette DTP. Peki bu noktada CHP ve MHP ne yapacak?
Doğal olarak DTP'nin yanında yer alamayacaklarına göre mecburen ya tavırsız kalacaklar ya da hükümetin yanında yer alacaklar... Tam bir sıkışma noktası.
Tez AK Parti, anti tez DTP olacak. Türkiye'nin ezberini bozacak söylemi DTP ortaya koyar, Türkiye'nin mevcut tezini ise AK Parti savunur. Bu durumda ikisinin de pozisyonu güçlenir. Başka siyasal partilerin araya girme şansı yok."
Siyaset uzmanı görüşlerini yeni bir iddiayla noktalıyor:
"CHP ve MHP çıpası Türkiye'yi özgürleştirmez. AK Parti, DTP'yi çıpa alarak Türkiye'yi özgürleştirmeye çalışıyor."
İlginç değil mi?
Siyasi partiler arasında yaşanan her tartışmaya sadece "gerginlik" eksenin de bakmamak gerekiyor. Belki de her gergin tartışmanın arkasında ummadığımız bir gerçek yatıyor.