kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Anahtar.. Bu ne anahtar sözcüktür, yaşamda..

Anahtar sözcüğünü ilk düşündüğümde 60'lı yıllardı ve ben üniversitede idim.. Düşündüren de bir filmdi.. Anahtar.. The Key!..
Sophia Loren bir İtalyan kızını oynuyordu. Evinin anahtarı bir savaş gemisi kaptanından ötekine devroluyordu hep.. Dönülmesi çok güç bir görev için denize açılan kaptanın anahtarı, yeni kaptana geçiyordu.. Atilla daha iyi hatırlar.. Kaptanlar mı, birbirlerine devrediyorlardı anahtarı.. Yoksa onların ölüme gittiğini bilen Sophia mı, her yeni gelen kaptana bu ölümler dünyasında bir kısa mutluluk yaşatmak için kendi mi veriyordu bilmem..
Bildiğim, anahtarı kullanan hem evin, hem Sophia'nın sahibi oluyordu.. Yani anahtar müthiş bir simgeydi..
İki insanın yaşamlarını birleştirmesine neden "Evlenmek" demişiz.. Evlenmek çünkü.. Evin anahtarının iki olması.. Anahtar, evin iki sahibi olduğunun simgesi.. Evlenmenin simgesi.. Yani alyanstan çok daha anlamlı aslında.. Anahtarı verdiniz mi, "Evli"siniz demektir.. Belediye Başkanı onasın, onamasın..
"Her eve gelişimde kapıyı anahtarla açmaktan yoruldum" demiştim.. "Ne güzeldir zili çalmak ve size birinin kapıyı açması.." Bunu sağlamak için anahtarı bir başkasına vermeniz gerekir.. Ki gelsin sizden önce eve.. Evi ısıtsın.. Sımsıcak yapsın.. Yuva yapsın.. Kapıyı çaldığınızda koşsun, kucaklasın kapıda sizi.. Mutluluk tariflerinden biri bu mu acaba?..
Birisini bulursunuz.. "İşte bu" dersiniz.. Anahtarı verirsiniz.. Bu özgürlüğünüzü terk edişiniz anlamına gelir.. Bu yüzük vermekten de öte bir sadakat yeminidir. Anahtar vermek "Canın ne zaman isterse gel. Bu evde seni üzecek tatsız bir sürprizle karşılaşmayacaksın" demektir. O andan itibaren anahtarı verdiğiniz özgürdür artık, siz kendinizi bağlarken.. İstediği zaman gelir ve "İstediği evi" bulur. Bulacağından emin olarak..
Özgürlüğünden vazgeçmesi insanın hayatta yapacağı en büyük fedakârlıktır... Ve bu büyük fedakârlık sizi de beklentilere iter tabii..
Gecenin bir vakti evin önündeki arabanızdan inerken, evin ışıklarını yanık bulmayı istersiniz.. Sadece bunu istersiniz.. "Evde biri var. Kapıyı çaldığınızda keyif çığlıkları atarak koşacak, boynunuza sarılacak" diye düşünürsünüz. Işığı gördünüz mü, sokağın ayazını yaşamazsınız bile.. Öylesi ısıtır içinizi camlardan sızan loş ışık demetleri.. Bu anahtarın en mutlu yanıdır. Ama her zaman böyle olmaz..
365 gün beklersiniz.. Bitmez günler, bitmez geceler beklersiniz.. Her eve yaklaşışınızda o ışıkları görmek istersiniz pencerelerde.. Bulamazsınız.. Karanlık.. Hep karanlıktır kahrolası camlar.. O anahtar kullanılmaz.. Siz her an kullanılacakmış gibi yaşadığınız halde.. Umutsuzca bekleyerek.. Siz verdiğiniz anahtara teslim olmuşsunuzdur. O anahtarla özgür.. Sonra birgün sabrınız taşar.. "Ver anahtarımı geri" dersiniz.. Ver anahtarımı geri.."
Gençler.. Her yaştan gençler.. Size en büyük ağabey tavsiyesi.. Sakın ola anahtarınızı kolay kolay kimseye vermeyin.. Nasıl olsa gelmeden önce telefon ediyor.. O zaman anahtara ne gerek var?..
Anahtarınızı birisine vermek, yaşam düzeninizi tepe taklak etmektir. Hayattaki en büyük fedakârlıklardan biridir, insanın yaşamını birisi için tepe taklak etmesi..
Anahtarı verdiniz mi, kendi hayatınızı değil, onunkini yaşıyor olursunuz aslında.. Anahtar sevgiliye en büyük armağandır. Çünkü hayatınızın en büyük fedakarlığıdır, evinizde özgürlüğünüzden vazgeçmek.. Büyük fedakarlıklar, büyük beklentilere sebeb olur.. Karşılanmayan beklentiler de ilişkilerin sonunu getirir. O zaman.. Anahtarınız sizde kalsın. Kapıyı çalınca açarsınız.. Canınız isterse açarsınız!. O nasıl canı isteyince geliyorsa..
Sağlıklı bir ilişki için.. O ne kadar özgürse, siz de o kadar hür olmalısınız..
4 Ocak 2004'te yayınlandı