kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Eylül 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MELİHA OKUR

Kendi topuğumuza kurşun mu sıkıyoruz?

Tarife dışı engeller dünyasına hoş geldiniz!.. Dünya ticaretinin boyutları çoktan değişti. Küresel dış ticaretin merkezi olan gümrüklere şöyle bir bakıp geçmeyin! Gümrükler, 50 yıl önce genel bütçeye vergi sağlıyordu. Bugün dış ticaret politikalarının kullanıldığı en etkin küresel arena oldu.
Gümrükler, ülkeler için 'stratejik.'
Örnek verelim. Türkiye ile ABD arasında yapılan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması'na göre, ABD'nin İncirlik Üssü'ne getirdiği silahlara sadece gümrük memuru bakıyor, asker bakamıyor.
Önemsiz mi?
Gümrükler, ülkelerin güvenlikleri açısından önemli. Çünkü para ve silah dahil her şey gümrük kapılarından geçiyor. O yüzden 150 müdürlük, 20 sınır kapısı ve 8 bin 500 kişinin çalıştığı gümrüklerdeki örgütlenme modeli başlı başına incelenmesi gereken bir konu. Gelin görün ki, Türkiye'de gümrükler yıllardır iki başlılıktan kurtulamıyor. O yüzden olsa gerek, 'Gümrükler Gelir İdaresi'ne, gümrük muhafaza İçişleri Bakanlığı'na bağlanıyor!' yazımız çok heyecan yaratmış. Arayan arayana!.. Elbette herkese söz hakkı vermek lazım ama önce işin uzmanları ne diyor, ona bakmayı tercih ediyoruz.
Gümrükler Eski Genel Müdür Yardımcısı ve Uysen Danışmanlık şirketinin ortaklarından Cahit Soysal, "Böyle bir uygulamayla kendi topuğumuza kurşun sıkarız. Böyle bir bölünme ne getirecek ki? Kim, ne yapacaksa yapsın ama gümrükleri tek bir çatıya bağlasın" diyor.
Buyrun tartışmaya!..
Ancak size gümrüklerin niye hassas olduğunu farklı bir pencereden anlatmak istiyorum. Gelin, tanıkların ağzından tam 'Made İn Turkey' işi bir olayı anlatayım.
Ama ilk iş olarak dört yıl öncesine dönelim.
2003'de devletin ilgili tüm birimlere Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzalı bir yazı ulaştı. Türkiye, Filistin Polis Teşkilatı'na hibe olarak polis üniforması yollayacaktı.
Gereken yapıldı.
Hibe üniformalar yollandı.
Gün oldu devran döndü. 2007 başına gelindi. Vekaleten Gümrük Müsteşarlığı'nı yürüten Bülent Erten'e bir bilgi ulaştı. Habur Sınır kapısında 18 tır dolusu askeri üniforma Kuzey Irak'a geçmek üzere bekliyordu. Kuzey Irak'a askeri üniforma çıkışına izin var mıydı?
Konu kritikti.
Gümrük Müsteşarlığı hiç vakit kaybetmedi. Hemen Dış Ticaret Müsteşarlığı'nı aradı. Konuyu sordu. Dış Ticaret Müsteşarlığı, "Böyle bir izin yok" diye acilen geri dönüş yaptı. Çok kısa bir süre sonra bir milletvekili ve bir belediye başkanı elinde bir yazı Erten'in kapısını çaldı. Yazının altında Başbakan Erdoğan'ın imzası vardı ve "Bu tip askeri malzemeler sınırdan geçebilir" diyordu.
Erten şaşırdı!..
Ama durmadı.
Bazı birimler harekete geçti. Geçirildi. Konu ve yazı Başbakanlık Müsteşarlığı'na iletildi.
Olaya dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer el koydu. Anlatıma göre, son derece gizli bir inceleme yapıldı. Başbakan Erdoğan böyle bir yazıya imza atmamıştı. Başbakan Erdoğan'ın imzası bulunan yazı, Filistin Polis Teşkilatı'na yapılan hibe için atılan imzadan başka bir imza değildi. Birileri sessizce 2003'te yazılan bu yazının altındaki imzayı kullanmaya kalkışmıştı. Yapılan inceleme kamuoyuna açıklanmadı.
Hiç vakit kaybetmeden olaya el konuldu. Üniformalar geri çekildi.
Daha ne olsun.
Bu işi takip eden milletvekili ise artık Meclis'te değil!.. Fakat belediye başkanı yerinde oturuyor.
Sorarım size, en yakın tanıkları tarafından bana anlatılan bu olay kadar gümrüklerin hasassiyetini başka ne anlatabilir ki?