kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Eylül 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

60. hükümetin göreve başlamasıyla birlikte ekonomide hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ekonomi yönetiminin yanısıra önceliklerin de değiştiği gün geçtikçe daha belirgin şekilde hissedilecek. Ekonomide koordinasyonu üstlenen Prof. Nazım Ekren'in fonksiyonu eski Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'den hayli farklı. Çünkü Şener, ekonominin patronluğunu resmen alamamıştı. Birkaç kez, Başbakanlık genelgesi ile görevlendirme istemiş ama Başbakan Tayyip Erdoğan, fiilen yürütülen iş için ayrıca bir yazıya gerek görmemişti. Oysa Ekren, bizzat Başbakan Erdoğan'ın gücünü ve iradesini yansıtacak. Zaten Ekren, kabine dışında olduğu dönemlerde de en az bir bakan kadar etkindi. Ekonomi bürokratları ile doğrudan teması, bilgi, belge akışı vardı. Başbakanın akıl danıştığı, gösterişsiz ama sonuç alan tarzıyla tanınıyordu. Bu nedenle Ekren için söylenen 'yeterince devlet deneyimi' yok eleştirileri kısa sürede geçerliliğini yitirecektir. Geçiş döneminde Ekren'in en büyük desteği BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar'dan alacağına kuşku yok.

Ekren güvencesi
Ak Parti'de ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcılığı da yapan Prof. Ekren, kamudaki bazı kritik atamalarda etkili olmuştu. Daha da önemlisi Ak Parti'nin kuruluş aşamasında, partinin programının dış dünyaya anlatılmasında en az bakan Ali Babacan kadar sorumluluk almıştı. Hatta o dönemde yabancılara, serbest piyasa ekonomisine olan bağlılıktan, IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerin öneminden söz etmişti. Ekren'in, çatışma değil müzakere adamı olduğunu IMF yöneticileri de yakından biliyor. Programın soysal taraflarının zayıf olduğunu savunan Nazım Hoca, yapılacak değişikliklerin karşılıklı görüşme ile olacağını söylemiş, tek taraflı karar ve uygulamalardan kaçınma güvencesi vermişti. Küreselleşmenin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için koordinasyonun sinerjisine sonuna kadar inandığını her vesileyle dile getiren Ekren'in ajandasına gelinceEkonomideki stres ve duyarlılık alanlarının belirlenerek önlem alınması, cari açığı artıran ara malı ithalatı yerine yerli üretimin özendirilmesi, şeffaflık ortamında özel sektör karar alıcılarının kritik bilgilere zamanlı erişmesi, rekabetçi sanayi yapısı yaratılması, fiyat istikrarının korunması, gelir dağılımındaki çarpıklığın giderilmesi, küresel doğrudan yabancı yatırımcı ile samimi ilişkiler kurulması, yatırım ortamının iyileştirilmesi

Hobisi spor ekonomisi
Ekren'le ilgili çok duyulmayan başka özelliklerinden de söz etmek gerekÖrneğin, bir dönem faizsiz bankacılığa ciddi ciddi kafa yordu. Hobi olarak, spor ekonomisiyle ilgili makaleler yazdı.
Hazineden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na getirilen Mehmet Şimşek ise Merill Lynch'te çalışırken Ak Parti'yi ve ekonomik hedeflerini dünyaya en iyi anlatan sima idi. Değerlendirme ve yorumları doğru çıktıkça hem ülke içinde hem ülke dışında daha fazla itibar gördü. Çünkü, Ankara'da bilginin kaynağına erişebiliyordu. Nasıl ki Ali Babacan, bakanlığının ilk günlerinde bugün Cumhurbaşkanlığı makamına yükselen Abdullah Gül'ün desteğini almışsa kuşkunuz olmasın Şimşek de Babacan'ın varlığını hep yanında hissedecektir. Gerek bürokrasiye gerekse uluslararası kuruluşlar ve özel sektöre Şimşek'in akreditasyonunu bizzat Babacan yapacaktır. Hatta ilk tavsiyesi muhtemelen şudur: "Çok konuşmasan, ayak üstü açıklama yapmasan iyi olur!" Ekonominin normalleştiği bir süreçte, Şimşek'in en büyük sınavı, sağdan soldan gelecek harcama taleplerini finanse etme baskısı olacaktır. Babacan'ın iyi direndiği bu sahada artık Maliye Bakanı Kemal Unakıtan devreye girecektir. Özelleştirme ihalelerindeki haklı haksız iddialarla yıpratılmaya çalışılan Unakıtan'ın, mali disiplin açısından cumhuriyet tarihine geçen bir bakan olduğu su götürmez gerçek. Yeni dönemde Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın da Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le dirsek teması içinde firmaların markalaşması, rekabet gücü kazanması, istihdamın artırılması, sanayi envanterinin çıkarılması, arge yoğun üretim kollarının teşvikinde kabineye dinamizm getireceği açık.