kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Eylül 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
The Other Boleyn Girl (Boleyn Kızı) isimli filmde Anne’i Natalie Portman (sağda), Mary’yi ise Scarlett Johansson canlandırıyor. Anne, İngiltere'yi Katolik Kilisesi'ni reddedip kendi kilisesini kurmaya zorlamıştı. Filmde ve kitapta, tarihçilerin bugüne dek göz ardı ettiği, saray entrikalarının ardındaki insan ögesi öne çıkıyor.

En hırslı olan kazansın

Kaya GENÇ
Mary Boleyn, 16. yüzyıl İngiliz saray çevresinin en güzel kadınlarındandı. Ama ondan çok daha hırslı ablası Anne tarafından gölgede bırakıldı... İşte bu kız kardeşlerin hikâyesini anlatan Boleyn Kızı kitapçılarda yerini alırken Tudor Hanedanı'nı anlatan dizi de başlıyor..
Tarihsel olayların gelişimini aşk ilişkilerinin, ufak hesapların ve bireysel hırsların belirlediğini gösterdikleri için, saray çevresinde geçen pek çok film ve kitap, dünyada olup biteni basitleştiriyormuş gibi görünür. Kraliçe o gün kendini kötü hissettiği için ülkesinin bir bölümünü İskoçya'da yaşayan kardeşine bırakmıştır ya da canı sarayından çıkmayı hiç mi hiç istemediği için, tembel bir kral ülkesini savaşa sokmasını tavsiye edenlere 'Hayır!' demiştir. Bunlar artık bize inandırıcı gelmese de, şu hikayeye bakınca insan ne düşüneceğini şaşırıyor: 16. yüzyılda, Anne Boleyn isimli bir genç kız, 1522 yılında düzenlenen bir maskeli baloda İngiliz sarayına ilk girişini yapar. VIII. Henry'le tanışır, onu kendine âşık eder, peşinden koşturur ve kralı Hıristiyan dinini Vatikan'dan idare eden Papalığa karşı isyana çağırır. Kilisenin insanların Tanrı'yla olan bağlarını kopardığını söyleyen Protestan reformcuların tavsiyelerini izlemek İngiltere'yi çok daha iyi yerlere getirecektir. Henry büyük bir heyecanla bu tavsiyeleri kabul eder, Britanya Krallığı'yla Vatikan yollarını ayırır ve İngiltere kendi kilisesini kurar. En önde gelen düşünürlerinden Thomas More da, bu evliliğe karşı çıkıp bir devletin böyle aniden din değiştiremeyeceğini söylediği için idam edilir.

HENRY'NİN İLK GÖZDESİ
Bu hikayenin kahramanı Anne Boleyn, muhtemelen İngiliz tarihinin en etkili kadınlarının başında geliyordu ve Kraliçe Elizabeth'in de annesiydi. Ancak bu kadar etkili olabilmesinin ardında acımasızca önüne çıkan herkesi, akrabalarını dahi bir kalemde silebilmesi vardı. Ezip geçtiği kişilerden biri de, kız kardeşi Mary'di. Mary, henüz 13 yaşındayken VIII'inci Henry'nin ilgisini çekmiş, ailesinin baskısı sonucunda kendisiyle yatmak isteyen kralın isteğine boyun eğmiş ve bir süre sonra Henry'den hamile de kalmıştı. George ve Anne isimli çocuklar, Mary'le Henry evli olmadıkları için 'piç' kabul edilmiş ve hiçbir zaman resmi olarak sarayda kendilerine yer bulamamışlardı. Mary henüz hamileyken, bir süre önce saraya ilk girişini yapmış olan kız kardeşi Anne, kralı baştan çıkarmıştı. Şimdi Henry, zamanını iki kız kardeş arasında bölüştürüyor, sabahları Anne'le flört ederken geceleri Mary'le yatıyordu. Tarihçiler, çekimleri biten Boleyn Kızı (The Other Boleyn Girl) filminde Scarlett Johansson'un canlandırdığı Mary'nin Natalie Portman'ın oynadığı Anne'den çok daha güzel olduğu konusunda birleşiyorlar. Ama onda eksik olan bir şey vardı ve bu, iktidara ulaşmak için hayati bir öneme sahipti.

AĞABEYİYLE YATMIŞTI
Anne, kız kardeşinden çok daha hırslı ve acımasızdı. Henry'i Mary'nin elinden almakla kalmamış, Mary'nin kocası öldüğünde kardeşini hiç teselli etmemişti. Mary daha sonra bir hizmetçiye âşık olup onunla evlendiğinde, Anne 'alt tabakaya' mensup biriyle birlikte olduğu için kız kardeşini saraydan attırdı. Bu esnada Anne, daha sonra İngiltere'nin en tanınmış iki kraliçesinden biri olacak olan (diğeri Viktorya) Elizabeth isimli bir kız çocuğu doğurur. Ama tek bir çocukla yetinmeyip iktidarını sağlamlaştırmak için Anne yine çocuk doğurmaya çalışır. Henry'nin iktidarsız olduğu söylentileri sarayda yayılırken, Anne, söylentilere göre, ağabeyi George'la yatmaya başlar ve ensest ilişkinin sonunda dünyaya getirdiği çocuk korkunç biçimde deforme haldedir. Ensest ilişkinin ortaya çıkması neticesinde, 1536 yılının 19 Mayıs günü Anne ve George idam edilir. Anne'in son sözleri şunlardır: "Yüce Tanrım, bana acı, ruhumu sana teslim ediyorum..." Bu idamla birlikte, aslında son gülen de, iktidar hırsının etkisi altında ağabeyiyle yatacak kadar ileri giden Anne değil, ondan çok daha cesur bir biçimde davranarak bir hizmetçiyle evlenen Mary olmuş oldu.
Haberin fotoğrafları