kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Çankaya'da Gül dönemi

Ergun BABAHAN
Yeni Haber
Türkiye, yukarıdan aşağıya bir modernleştirme, uluslaştırma modelidir.
Asker ve sivil bürokrasinin öncülüğünde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, dünya koşullarının zorlamasıyla yaklaşık yarım asır önce çok partili düzene adım attı.
Ancak o güne kadar iyi-kötü bağımsız bir yargı, bürokratik düzen, hukuk sistemi oturtuldu.
Bu kurucu hamleler çok partili sisteme geçişi kolaylaştıran unsurlar oldu.
Türkiye'nin geç demokratikleşen birçok ülkeye nazaran demokratik sistemini daha iyi işletmesinde anayasacılık ilkesine saygının önemli bir rolü olmuştur.
Ancak devlete göbekten bağımlı, gümrük vergileri kararlarına, teşviklere, devlet bankaları kredilerine mahkum bir burjuvazi Türkiye'nin gelişimine öncülük görevi üstlenemedi.
12 Mart'tan itibaren bütün modernleşme, uluslararası piyasalara uyum sağlama girişimleri darbeler süreciyle gerçekleştirildi.
Bu darbeler piyasayı güçlendirdi, piyasa da demokrasiyi...
Sonuçta da darbelerin en çok karşı çıktığı kesimlerin modernleşmiş biçimleri iktidar oldu.
Bu da demokratik toplumların belirli bir plana göre dizayn edilip geliştirilemeyeceğinin en büyük göstergesi oldu.
Türkiye bu açıdan hem bir çelişkiler, hem de fırsatlar ülkesi görünümünde.
12 Eylül darbesinin ardından Evren hariç tüm cumhurbaşkanları sivil yöntemlerle seçildi ve tümü siviller oldu.
Bugün bu sürece yeni bir halka ekleniyor.
Devlet karşısında bağımsız duramayan bir kısım burjuvazinin, bürokrasinin ve medyanın elbirliğiyle yolunu kesmeye çalıştığı bir isim Çankaya Köşkü'ne çıkıyor.
Bu gelişme Türkiye'de demokrasinin zayıflığının değil, güçlülüğünün bir göstergesi.
Aynı zamanda korkularla yönetilen Türkiye'nin artık korkularından kurtulması için bir fırsat.
Komünizm, bölücülük ve şeriat tehditleri, yıllarca demokratikleşmesi, dünyayla uyum sağlaması önlenen ülkemizin önünü açacak bir gelişme.
Elbette bu durumdan yeni krizler çıkarmak isteyen kesimler olacaktır ama Türkiye'de seçmen bölünme değil birleşme, kriz değil fırsat istediğini 22 Temmuz'da net bir şekilde ortaya koydu.
AB'yi hedef edinmiş, bu uğurda gecesini gündüzüne katmış bir siyasinin Çankaya'ya çıkıyor olması, Türkiye'nin Batı dünyasıyla uyumunu hızlandıracak, bölgede etkin olmasını sağlayacaktır.
Bu duygularla "Çankaya'da Gül döneminin" ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz.