kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ağustos 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Yabancı olduk şimdi

Haberlerin, olayların, olanların birbiriyle alakası yok tabii.
Ama aynı günde buluşuyorlar.
Biri, "Büyük haber": Uçak kaçırıldı; pilotlar kaçtı, yolcular kurtuldu.
Diğeri, "daha küçük haber": (Yine) Tarım işçilerini taşıyan kamyonet kamyonla çarpıştı. "Yolcular"dan 15'i ile "kaptan pilot" öldü.
Diyelim, bir yabancısınız.
Olur a, belki ülkenize de yabancısınız.
Baktınız, uçak kaçırılmış.
Kaçıranlar kimlermiş?
Biri Filistinli.
Boş verin; Filistin yeterince uzak kaldı.
Diğeri Şanlıurfalı.
Buralı.
Bir aşiret üyesi Özlü ailesinin 12 çocuğundan biri.
İlk anda öyle dediler; yanlış da sayılmış, fazla veya eksik de bilinmiş olabilir.
Şanlıurfalı aşiret üyesi ailenin çok çok sayıda çocuğundan biri.
Hani "yabancı" idiniz ya
Bakıverdiniz, dün o saatlerde "korsanın memleketi" Şanlıurfa'nın "en önemli olayı" neydi diye.
Kaçırılan uçaktan kaçtınız, Şanlıurfa yollarına düştünüz.
Hastanede morg önünde mahşeri kalabalık.
Ağıtlar, öfkeler, feryatlar birbirine karışık.
Jumbo jet değil, Airbus filan değil, yahu bir otobüs, hatta kamyon dahi değil; bir kamyonet kasasından yola düşen 16 ölü, 14 yaralı.
Bir kamyonet kasasında katliam. Şoförün cesedini koy bir kenara, 14, belki 15'i de kadın.
Kadın?
14'lüler, 15'li 16'lı ve en yaşlısı 20 olmalı.
Tam 4 Emine; 4 de Fatma.
"Cumhuriyetçi aydın" karakteri, Cumhuriyet'in ilk yıllarından "Devrimci aydın"ın 70'lerine kadar, hiç olmazsa bu insanların, Emineler'in, Fatmalar'ın varlığını ciddiye alıyor, ama tepeden inme hayallerle, ama "kırlardan, dağlardan", onları kendinden, kendini onlardan sayıyor; eğitimli halini yoksul halkına karşı bir nevi borçlu biliyordu.
Romantikti, ütopikti, hayalciydi, hatta kimi örnekte belki dayatmacı veya baskıcıydı.
Ama şu vardı:
Dışlamacı değildi.
Yoksulluğu, çok çocuğu, 7 ila 10 lira yevmiye için bir kasaya doldurulan kızları kendinin, kendinden biliyordu.
Kaderi ama öyle ama şöyle değiştirmek istiyordu.
Oysa, bir tuhaf "Cumhuriyetçilik" türü, kendisi gibi olmayan, kendinden bilmediği, çok çocuğuyla, yoksulluğuyla, eğitimsizliğiyle, bazen hoyratlığıyla hor gördüğü, hayatını ve seçimlerini aşağılayabildiği insanları insandan saymama noktasına sürükleniverdi.
Sanki, biraz süslü bir kamyon kasasında, Cumhuriyet'in yolculuğu "halkçılık"tan, hatta "elitlerin halkçılığı"ndan dahi kopup son sürat dışlamacı, aşağılamacı, yabancılaşıcı ve yabancılaştırıcı bir şarampole yuvarlandı.
Yuvarlanmasaydı, belki "Cumhuriyet'e ihanet"te, bu ayrımcı, zümreci, seçkinci cumhuriyetçiliğin ehliyetini ve direksiyon kabiliyetini de sorgulardı.
Oysa, artık anlamak isteyen pek yok. Nefretin hükmü yerleşti.
Pilotlar kokpiti kilitlemiş, atlasak atlamasak diye düşünüyor.
Uçak korsanı terörist Urfalı Reşat'ın çok Fatma, Emine hemşerisi de, küçücük narin bedenleriyle ne hayattan ne ölümden kaçabiliyor.
Onlar da kadere kilitli olmalı!