kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ağustos 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
REFİK DURBAŞ

Kültür Bakanlığı'nın varlığı

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın iki ayrı bakanlık olarak ayrılması konusunu önce Hürriyet gazetesinde Doğan Hızlan gündeme getirdi: Hızlan'a göre iki bakanlığın tek yönetim altında toplanması, birbirinin gücünü eksilttiği gibi bu birleşme kültürü ikinci dereceye düşürüyor. Çünkü 'turizm' para getirirken 'kültür' para götürüyor. Yanılmıyorsam Kültür Bakanlığı, 12 Mart döneminde kuruldu. Talat Sait Halman, Amerika Birleşik Devletleri'nden getirilmiş ve ilk kültür bakanımız olmuştu. Sonraki hükümetlerin kimisinde tek başına, kimisinde Turizm Bakanlığı ile birleştirilerek hükmünü sürdürdü. İlk AK Parti hükümeti kurulduğunda da ayrı olan iki bakanlık, yani 'kültür' ve 'turizm' tek çatı altında birleştirildi. Niye 'kültür' ve 'turizm' aynı çatı altında? Bunun akla uygun, gerçekçi bir açıklaması olabilir mi? Adlarından belli, farklı iki kavram... Öz ve temel olarak ikisinin de işlevi farklı. Zeynep Oral'ın da Cumhuriyet gazetesinde yazdığı gibi kültür alanları yaratıcılığa ve üretime yöneliktir; turizm ise hele günümüzde sınırları gittikçe genişleyen bir sanayi dalı... Kültür, korunmak ister, desteğe ihtiyacı vardır. Bir kamu hizmetidir. Yatırdığınız para, hemen geri dönmez. 70'li yılların en iyi yayınevlerinden Cem'in sahibi Oğuz Akkan, çağdaş yazarların çok satan kitapları yanında, tiyatro oyunları gibi az satan kitaplar da yayınlardı. Bir gün, yayınevi çalışanlarından biri karşı çıkmıştı: "Yatıracağımız parayı üç beş yıl sonra geri alacak olduktan sonra niye bu tür kitapları basıyoruz?" Oğuz Akkan'ın yanıtını unutamıyorum: "Biz tüccar değil, yayıncıyız. Maksat para kazanmaksa, o parayı kitaba harcayacağımıza bankaya yatıralım, herhalde daha çok kazanırız." Kültür işte böyle bir şey. Daha açık bir biçimde söylemek gerekirse, Antalya'da beş yıldızlı bir otel işletmesiyle Maltepe'de kendi yağıyla kavrulup ülke kültürüne karınca kararınca iyi kitaplar kazandırmaya çalışan bir yayıncının sorunları aynı olabilir mi? Bir başka konu da gelecek yıl Türkiye Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı'nın Onur Konuğu, 2010'da İstanbul, Avrupa'nın Kültür Başkenti. Bu konulara turizmin de elbet katkısı olacaktır. Ama yalnız kültüre odaklı, donanımlı bir bakanlık bu işlerin üstesinden daha iyi gelemez mi? Bu yazının yayınlandığı gün, muhtemelen 60. TC hükümeti kurulmuş olacak. Muhtemelen değil, kesin olarak görülüyor ki ne Doğan Hızlan'ın ne Zeynep Oral'ın ve tabii benim de düşündüğüm gibi bir ayrım olmayacak; 'kültür' ve 'turizm' yine aynı çatı altında bir bakanlık olarak varlığını sürdürecek. Peki, yeni kabinede kültür' adlı bir bakanlık olmasa ne olur? Doğrusunu isterseniz, bence iyi olur. 'Turizm'in gölgesi altında yaşamaya çalışan bir 'kültür'den ne fayda gelir ülkeye? Hiç olmasın daha iyi...