kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Ağustos 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Gemi turu ile Yunan adaları

Tatile çıktım ve gittiğim her yerde, her şeye sahip insanların şımarıklığını yaşadığımıza karar verdim. Gazetelerdeki turizm ilanlarında görüyorsunuzdur mutlaka, Yunan adalarına gemi ile yapılan turları... Biz de "Aaa, her sene Bodrum ya da Çeşme artık sıktı. Binelim bir gemiye, açılalım engin denizlere" dedik ve Pronto Tur'a başvurduk. Samsun gemisi ile çıkılan turun her gün bir limana uğrayacağını öğrenince de "Şahane" dedik. Şahaneydi gerçekten... Ama insan ister istemez, gittiği her yeri kendi ülkesi ile karşılaştırıyor, o müthiş turist kalabalıklarını görünce "Niye bizde olmuyor" diye üzülüyor. Çünkü bütün o adalarda, Mikanos'ta, Santorini'de, Girit'te ya da Atina'da her şey nasıl paraya dönüştürülmüş, her şey nasıl bir ustalıkla pazarlanıyor ve satılıyor görmelisiniz. İlk durağımız hayatın tersinden yaşandığı Mikanos'tu. Eğlence adası olduğu için Mikanos'ta hayat gece yaşanıyor. Beyaz badanalı evleri ve Venedik'i andıran dar sokakları dışında pek fazla bir özelliği yok ama adada da adım atacak yer yok. (Gay'lerin cenneti sayılan adanın meşhur Paradise Beach'inde gördüğüm manzara, ayrı bir yazı konusu ama şu kadarını söyleyebilirim; gündüz herkes uyuşmuş gibi, gözlerini ufka dikmiş bakıyor. O kadar hareketsiz yani. Ne doğru dürüst bir şezlong bulabiliyorsunuz ne de size soğuk bir şeyler getirecek bir garson. Ama akşam olup da olaya içki, müzik ve başka şeyler karışınca (soyunan kızlar falan) millet masaların üstüne çıkıyor ve olay sabaha kadar sürüyor.) Pansiyonlarda dört kişilik bir oda fiyatı; kahvaltısız 200 Euro'dan başlıyor. Yani bir kişi de kalsanız o parayı ödüyorsunuz. Atina'da Akropolis tıklım tıklım, giriş 12 Euro. Santorini'de volkanik adaya çıkış 4 Euro. Girit limanından Zeus'un doğduğu mağaraya gidebilmek için uçurumlarla dolu bir yolda iki saat yolculuk... İnsan eliyle yeniden şekillendirilmiş Knossos Sarayı'nın kalıntılarını gezmek için para ödeyip, üstüne sıcakta saatlerce bekleyiş... Gördüğünüz gibi her şey paraya çevrilmiş durumda. Bütün bunları görünce "Bundan böyle Kapadokya'ya gelen her turistten ayakbastı parası alınsın" dedim. Haksız mıyım? Güzel bir geziydi, gittiğimiz gezdiğimiz yerler de güzeldi ama hiçbiri Türkiye'den, Türkiye'nin doğal ve tarihi güzelliklerinden daha güzel değildi. O zaman pazarlamada bir sorun var. Türkiye'de hâlâ yabancılara her şey dahil sistemiyle bir haftası 30-40 Euro'ya tatil satılıyor. Turizm bir büyük oyunmuş ve kimin bir numara olacağına birileri karar verirmiş. Öyle söylediler! Ama Türkiye kendi çabalarıyla bundan daha fazlasını yapamaz mı Allah aşkına?