kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ağustos 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Ömer Uğur Madam Ankine

İstanbul'daki en güzel cumartesi gecesi bu gece olacak

BELGİN ÇOBAN
'Ladies& Gentlemen' korosu, senfoni orkestrası, Zilli Kızlar, dansçılar, Orhan Şallıel ve Özcan Deniz... Hepsi bu gece Harbiye Açıkhava sahnesinde olacak. Ve orada bulunanlar, ilk bölümün finalinde, şimdiye dek hiç kimsenin bilmediği ve görmediği bir Özcan Deniz'le karşılaşacak! ..
İLİŞKİLİ HABERLER
İstanbul'daki en güzel cumartesi gecesi bu gece olacak
Fotoğraflara bakıp bir anlam çıkarmaya çalışmayın. Yani 'Ne işi var Özcan Deniz ve Orhan Şallıel'in bu odunların, hırdavatın arasında? Acaba ne demeye çalışıyorlar?' diye boşu boşuna düşünmeyin! Bu fotoğrafların ne kendileriyle, ne de 11 Ağustos'ta verecekleri konserle alakası yok! Tamamen mecburiyetten! Aslında olay çok spontane gelişti. Bildiğiniz ya da duyduğunuz üzere Özcan Deniz ve Orhan Şallıel, senfoni orkestrasıyla Avea Açıkhava Konserleri dizisinde Harbiye'de bir konser verecek. Biz de; şu provayı bir izleyelim, havayı koklayalım, azıcık da konuşalım niyetiyle konsere dört gün kala Seyrantepe'deki prova mekanına gittik. Bir saatlik gecikmenin üzerine bir de orkestra elemanlarından bazılarının trafikte kaldıkları haberi gelince provayı izleme şansımızın azaldığı hatta yok olduğu ortaya çıktı. (Orhan Şallıel'in "Provaya bir başlayabilsek" demesi bundan...) Kısacası prova saatini bekleyemediğimiz için ne havayı koklayabildik ne de konserde olacaklara ilişkin bir fikrimiz oldu. Elimizde sadece Özcan Deniz ve Orhan Şallıel'in verdiği bilgilerle, mekanı terk ettik. Fotoğraflara gelince Seyrantepe'deki provaların yapıldığı stüdyo çevresinde oduncular ve hırdavatçılar var. İşte bu fotoğraflar da orada çekildi.
Minik bir not: Özcan Deniz poz verirken fotoğrafçı arkadaşın yönlendirmesine büyük bir sempatiyle uyuyordu (aklından 'bu çocuklar da ekmek parasını kazanıyor, sabret' mi geçiyordu bilemem tabii) ve fotoğraf işini bitirip stüdyoya doğru yürürken de "Odunlarla biraz garip oldu" dedik. Azıcık önümüzde yolu adımlarken kendisinin de cevap olarak verdiği "Yaşlandığımda fotoğraflara bakıp, benim de bu odunlar..." diye başlayan bir cümle duyduk da, sonuna yetişemedik!

* Çok yorgun görünüyorsunuz... Mayıstan beri çok yoğunum. Albüm sonrası konserlerim yoğun oluyor. Bir de ben konser sonrası 5-6 saat uyuyamıyorum... Konserler de gece 1-2 gibi bitiyor. Uçaklarımız da sabah erken oluyor. Uykusuz halde havaalanına gidiliyor. Gittiğim yerde uyurum diyorum, sıcaktan uyunmuyor. Akşam sahneye sağlıklı çıkabilmem için en az 6 saat uyumam gerekiyor. Şu sıralar o yüzden dengesiz bir dönem geçiriyorum. Bunun dışında 11 Ağustos konserinin de stresi var tabii...

* Bu stres ne zamandır sürüyor? Üç hafta oldu tarih belirleneli. Son iki haftadır ağırlaştı. Bir haftadır da komadayız...

* Bu pek de iyi bir tempo değil... Kötü ama keyifli. Eğer belli kazanımlar elde ediyorsanız bunun bir faturası vardır. Özel hayatınızdan tutun da, iş hayatınıza kadar her yere yansıyor bu bedel ödeme durumu. (Stüdyonun sokak kapısının önüne iki sandalye atmış konuşurken, arkamızda bir belediye otobüsü duruyor. Şoför, Özcan Deniz'in Özcan Deniz olduğunu anlayınca çekimser ve muzip gülümsüyor. "Bir saniye izin ver" diyerek ayağa kalkıyor Deniz de, bu durumlara antrenmanlı ya... Şoförün arkadaşı cep teleofonunu çıkarıp fotoğraf çekiyor. Deniz, teşekkürlerden sonra oturuyor, sohbetimize dönüyoruz.)

ÇOK KAPSAMLI BİR KONSER OLACAK

* Geçenlerde ilk sahneye çıktığınız günün 11 Ağustos olduğunu söylemiştiniz. Bu konserin de 11 Ağustos'ta olmasının nedeni bu mu? Sadece denk geldi. İlk sahneye çıktığım değil, sahneden ilk ücret aldığım gün o.

* Kaç paraydı? Hatırlamıyorum, yanlış bir cevap vermeyeyim şimdi. Ama tarih 11 Ağustos, yaşım 11, yer Aydın Beyaz Saray Gazinosu. Ve ben kuliste 4 saat ayakta durmaktan uyuşmuş haldeyim. O gece için borç harç alınmış bir kostüm var üstümde, sünnet elbisesi. Ve o elbise kırışmasın diye hiç oturmamıştım.

* O günden beri de konser öncesi sahne kıyafetleriyle oturmuyorsunuz... Ayaktayım. (gülüyor) Hiç oturmuyorum.

* Ne tür parçalar söylemiştiniz? Güncel şeylerdi, o güne ait türkülerdi. Hatırlamıyorum çünkü epey süre program yapmıştım, saat 8-9 gibi çıkmış 12'ye kadar kalmıştım sahnede.

* Şimdi ne kadar kalacaksınız sahnede? Açıkhava'nın ruhu çok acayip. Mutlaka hazırladığınız programın hep dışına çıkar. Muhtemelen 3-3.5 saati bulacaktır.

* Peki bu konser fikri kimden çıktı? Ortak bir fikir. Orhan Şallıel'le çok önceden tanışıyoruz zaten, biz daha önce de sahneye çıktık. Geçen sene ben, Hüsnü (Şenlendirici) Orhan Hoca ve orkestrası konser verdik. Ondan önceki yıl da Leman Sam'la... Daha önceki yılda da solo konserimde; Zerrin Özer ve Fatih Erkoç'la düet yaptığım konserde de senfoni orkestrası vardı.

* Şimdi konserin farkı ne? Şimdi çok daha kapsamlı, 3 saate yaydığımız bir programı hazırlıyoruz. Daha orijinal bir gece yaşatacağız Orhan Hoca, orkestrası ve ben...

* Repertuvar nasıl olacak? Oldukça geniş. Çünkü ben sahnenin özgür bir şov alanı olduğuna inananlardanım. Albümlerdeki sound'u birebir sahneye çıkarmak, bana göre, gelen seyirciye bir haksızlık. Çünkü sizi albümde dinlediği gibi dinleyecekse oraya sadece sizi görmeye gelmiş demektir. Sizi görünce de 3-5 şarkı sonra o heyecanı gider. Ama albümdeki şarkıları daha iyi okursanız, sahne düzeniyle, yeni performansla sunduğunuzda daha çok heyecan duyarlar. O yüzden biz de birçok şarkımı yeniden düzenledik.

* Başka? Daha önce okumadığım, bana ait olmayan klasik şarkılar var. Programın ikinci bölümünde bir türkü bölümümüz olacak. Zilli Kızlar çıkacak, dansçılar çıkacak, 60 kişilik bir Ladies&Gentlimen grubu var. O çok görkemli olacak!

* Sizi dinlemeye gelenlerin "Özcan'ı hiç böyle görmemiştik" diyecekleri bir bölüm var mı? Var. İlk bölümün finali.

* Nedir? Söylemem!

* Kostüm falan? Hayır hayır öyle aptalca bir şey değil. Şarkı ve ses performansıyla ilgili bir şey...

* Açıkhava'yı ayağa kaldıracak mısınız? Başlamamış bir şeyin bu kadar iddialı konuşulması, sadece o işe antipati getirir. Benim en azından şöyle bir iddiam var; gelenler, İstanbul'daki cumartesi gecelerinin en güzelini yaşayacak...
Haberin fotoğrafları