Maliki Türkiye'de

"Irak'a savaş açalım" diyenlere karşı, halkın sandıkta verdiği cevap, diyalog kapısını da aralamış oldu. Bir yandan AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu'da % 50 ve üzerinde oy alması, diğer yandan DTP'nin bağımsızlar vasıtasıyla parlamentoya girmesi, Mehmet Ağar'ın tabiriyle, "düz ovada siyaseti" kolaylaştırdı. Irak, Başbakan Maliki'nin ziyareti öncesinde, bir dostane jest olsun diye, PKK'yı terörist örgüt saydıklarını ve yasakladıklarını açıkladı. Bu sözlerin, teröre karışan elebaşıların ülkemize iadesiyle desteklenmesini bekliyoruz. Böylece, Talabani ve Barzani'nin yarattığı güvensizlik ortamı da kısmen bertaraf edilebilecektir.
Savaş tamtamları çalanlara daima hatırlattık. Kürt sorununun sadece "güvenlik boyutu" yok. Terörü sıfırlasanız dahi, bu bölgede, dağa çıkan yeni umutsuz gençler daima bulunabilir. Mühim olan bataklığı kurutmak. Bu yüzden, "Kandil dağına harekât" hevesine kapılanları hiçbir zaman anlamadım.
Seçim öncesi, gözünü Kuzey Irak'a dikenler olduğu gibi, "güvenlik boyutunun ötesinde devlet hiçbir şey yapmadı" diye konuşanlara da rastladık. Ama 22 Temmuz'da, sandıktan farklı bir görüntü çıktı. AK Parti'ye giden oylar, aslında devlete verilen oylardı .
Hükûmet, yöreye atadığı valileri özel bir dikkatle seçiyor; onların, halkla diyalog kurup, vatandaşa şefkatle yaklaşmalarına özen gösteriyor. Diyarbakır valisi Efkan Alâ'yı tanımıştım; aynen yukarıdaki tarife uyuyordu. Bodrum'a gelirken, bu defa, Batman Valisi Recep Kızılcık'la karşılaştım. O da, Efkan Alâ gibi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Bana heyecanla, Batman'da gerçekleştirdiği projelerden söz etti: Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in verdiği 200 bin YTL ile olimpik bir yüzme havuzunu devreye sokmuş; anneler babalar çocuklarını getirip, yüzmelerini büyük bir keyifle seyrediyormuş. Vali Recep Kızılcık, 10-15 bin gence hitap eden yaz okulları da açmış. Bana, KöyDes uygulamasıyla devletin elinin en ücra köylere bile uzandığını anlattı.
AK Parti, Doğu'da oyların % 55.4'ünü, Güneydoğu'da % 51'ini aldı. Buna herkesin sevinmesi lâzım. Çünkü, bu netice, Yavuz Sultan Selim döneminde, Türkmenlerle, büyük alim İdrisi Bitlisi liderliğindeki Kürtlerin, Şah İsmail'e karşı Çaldıran'da (1514) kurdukları ittifak ve gönüllü beraberliğin devam ettiğini gösteriyor.