kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 8 Ağustos 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Prof. Dr. AYDIN AYAYDIN

Recep Tayyip Erdoğan'nın zaferi

Cumhurbaşkanı Sezer'in AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'a yeni hükümeti kurma görevi vermesi ile birlikte siyasi hayatımızda yeni bir süreç başladı . Bu sürecin üç ayağı mevcut. Bunlar; TBMM Başkanı seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve yeni kabine oluşumu.
Bu üç ayağın AK Parti tarafından başarı ile geçilmesi halinde devlet, siyaset ve ekonomik yaşamda geleceğe yönelik umut ve iyimserlik artabilir . Buradaki başarıdan kastım her üç oluşumda da AK Parti' nın 'toplumsal merkezin partisi' olma iddiasıyla örtüşe kararlar verebilmesidir. Böyle bir durumda AK Parti'ye yönelen kendi dışındaki çevrelerden gelen itiraz ve gerilim yaratabilen nitelikteki eleştiri ve tutumlar da dayanaksız kalacaktır.
Peki 'toplumasl merkezde olma' nın gerektiği tutum nedir?
Kuşkusuz bu tutum 'uzlaşma' gerektiren bir tutumdur. 'Dayatma' yerine 'uzlaşma' demokrasimizin bundan sonraki olgunluk düzeyini belirleyecek en önemli tutum olacaktır. Bana göre, Başbakan Erdoğan'ın seçim gecesinden başlayarak yaptığı konuşma ve takındığı tutumla bu gerekliliğin farkında olduğunu göstermiştir.
Bahsetmeye çalıştığım 'uzlaşma' nın gereğinin yapılabilmesi için hem AK Parti' nin, hem TBMM' de var olan muhalefetin ve hem de TBMM dışındaki çevrelerin uzlaşma girişiminde Recep Tayyip Erdoğan'a yardımcı olması ülke yararına olacaktır. Ancak, AK Parti'liler unutmamalıdırlar ki, gerek 2002 ve gerekse 2007 seçimlerindeki seçim zaferlerinin en büyük faktörü ve mimarı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğidir . Recep Tayyip Erdoğan ile AK Partili seçmenler arasındaki gönül bağı sayesinde bugünkü Meclisin ezici çoğunluğu AK Parti'den olmuştur.
Recep Tayyip Erdoğan, partisini zafere taşıyan bir lider olarak zafer sarhoşluğuna kapılmamış ve seçim sonuçlarından sonra yaptığı konuşmada kendisine oy vermeyen yüzde 53.5 lik kesimin de hassasiyetlerini göz önüne alacağını ifade etmiştir. Bunun anlamı uzlaşmadır. Ancak Başbakan Erdoğan'ın bu söylemleri de sözde kalmamalıdır. Öte yandan AK Parti'liler, Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yeni dönemde 'toplumsal merkezin partisi' haline getirme çabalarına destek verirlerse AK Parti' nin bugün yüzde 46.5 olan oyu, Adnan Menderes'in 1954 yılında aldığı yüzde 57'lik oya ulaşma potansiyeli şu an için mevcuttur.
Ancak, ' uzlaşma' yerine 'gerilim ve dayatma' politikası izlenirse unutmasınlar ki, Türk seçmeni bugüne kadar dayatmacı uzlaşmaz tutumlara prim vermemiştir. Dolayısıyla yeni dönemde devlet hayatında makul ilişkilerin oluşması, gereksiz kuşku ve gerilimlerden kaçınılması ve siyasal konsantrasyonun gereksiz kavgalara değil, hizmete ve icraata yönetilebilmesi için hem AK Parti' lilerin, hem de muhalefetin Başbakan Erdoğan'ın uzlaşma arayışlarına destek vermesi gerekir. En başta da AK Partililerin kendilerine iki seçim zaferi kazandıran liderleri Recep Tayyip Erdoğan'ın çevresinde, onun vereceği kararlar doğrultusunda kenetlenmeleri ülkenin hayrına olacaktır.