kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Ağustos 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

Ben aşılıyım ama kocam taşıyıcı

* Ben 10 aylık evliyim; eşim Hepatit B taşıyıcısı. Ben aşılarımı evlenmeden önce oldum. Yalnız öğrenmek istediğim; hamile kalmadan önce veya bebek doğduktan sonra herhangi bir aşı yapılması gerekiyor mu? Hastalığın çocuğuma geçmesinden korkuyorum.
Sizin Hepatit B'ye karşı aşılı olmanız ve bu aşılama sonucu bağışıklığın gelişmesi, kendi korunmanız için yeterlidir. Hepatit B'ye karşı bağışık olmak, hastalıktan yüzde 100 korunmak anlamına gelir. Dikkat ederseniz aşı olmayı ve bağışıklık kazanmayı ayrı ayrı vurguluyorum. Bunun nedeni, aşı olanların küçük bir kısmında bağışıklık gelişmiyor. Her ne kadar son yaklaşım; yapılan aşının tekrar dozlarının gerekmediği yönündeyse de, sizin gibi devamlı virüsle karşılaşmak durumunda olan birisi için en azından 10 yılda bir bağışıklık düzeyine bakılıp, gerekirse bir doz aşı yaptırmakta fayda var. Çocuğunuza gelince; sizin aşılı ve bağışık olmanız nedeniyle gebelik ve doğum sırasında onun için herhangi bir risk söz konusu değil. Bebeklik ve çocukluk dönemi için ise çocuk, annenin taşıyıcı olması kadar risk altında değil. Çünkü Hepatit B ancak kan yolu ile ya da cinsel ilişki ile geçiyor. Fakat kan ve vücut sıvılarının göze ya da ağza kaçması ile de bulaşma söz konusu. Baba ile anneye göre daha az bedensel ilişki içinde olsa da çocuğun uzun yıllar aynı evde yaşayacak olmasından dolayı hastalığı bu yolla alma riski var. Bu nedenle doğumdan itibaren Hepatit B'ye karşı aşılanmasını öneriyoruz. Ama bunun için endişe etmenize gerek yok, çünkü Hepatit B aşısı artık her yeni doğan bebeğe yapılıyor. Siz yeter ki bebeğinizi düzenli olarak aşılamaya götürün!

KIŞIN NEDEN GÜNEŞ YANIĞI OLUR?
* Kolay yanan biri olarak yazın denize gitsem de, kışın kayak yapsam da hep bende güneş yanığı olur. Yazı anlıyorum, hava güneşli diye oluyor ama kışın o havada nasıl yanıyor insan? Korunmak mümkün değil mi?
Güneş yanığına sebep olan; havanın sıcak olması ya da güneş ışığında ısıyı taşıyan kızıl ötesi ışınlar değil, yine güneş ışığı tayfı içinde yer alan mor ötesi ışınlardır. Güneşten gelen bu ışınların çoğu atmosferdeki ozon tabakası tarafından emildikten sonra bir kısmı yeryüzüne ulaşıyor. Utraviyole de (UV) denilen mor ötesi ışınlar ile karşılaşıldıktan sonra ciltte ve cilt altında enflamasyon başlıyor ve insan bunu kızarıklık, şişlik ve ağrı olarak yaşıyor. Güneş yanığına sebep olan UV ışını, dalga boyuna göre A ve B tipine ayrılıyor: UVB, A tipine göre daha zararlı ve cilt kanseri oluşturma riski birinciye göre daha yüksek. Her ikisi de ciltteki kırışıklıklardan ve güneş yanığından sorumlu. Solaryumlarda hem UVA hem de UVB ışınları kullanılıyor. Yazın güneşin uzun süre dünyayı aydınlatması, ışınların daha az atmosfer tabakasından geçecek şekilde dik olarak gelmesi ve insanların güneşlenmek için tüm bedenlerini güneşe açmaları bu mevsimde yanık ihtimalini artırıyor. Kışın ise kayak sporunun yüksek rakımlı dağlarda yapılması nedeniyle insanlar üzerlerinde daha ince bir atmosfer tabakası ile güneş ışınlarına maruz kalıyor. İnce atmosfer tabakası; UV ışınlarının daha az süzülmesi demek. Bunun yanında kar kristalleri, beyaz olmaları nedeniyle üzerlerine düşen ışını emmeden yansıtıyorlar. Bunlara bir de hava soğuk diye güneşten korunmak üzere önlem almayan insanlar da eklenirse, kayaktan güneş yanıkları ile dönenlerin sayısı hayli kabarık oluyor.