kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ağustos 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
İTALYAN asıllı işadamı Aldo Kaslowski Türk vatandaşı olmadığı için oy veremedi ancak, "Oy vermeyi isterdim" dedi. Kaslowski, AK Parti'nin ikinci döneminde sorumluluğunun çok daha fazla olduğunu ve başta istihdam yaratma konusu olmak üzere yapısal reformları hızla gerçekleştirmesini beklediklerini anlattı.

İş alemini kırmamak lazım artık

ŞELALE KADAK
ŞELALE KADAK
'AKP zengin partisi mi' diye sorduğum TÜSİAD'ın önemli isimlerinden Aldo Kaslowski, "Zenginler ya da iş alemi iş yapmak istiyor. Oylar yüksek refah düzeyi, daha fazla demokrasi ve Avrupa için verildi. Dolayısıyla bunları da kırmamak lazım bundan sonra" dedi..
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ye üyelik mücadelesinin ön saflarında yer alan İtalyan asıllı işadamı Aldo Kaslowski, aslında oy vermedi. Çünkü Türk vatandaşı değil. 'Oy verseydiniz, kime kullanırdınız oyunuzu' şeklindeki sorumu her ne kadar yanıtlamak istemediyse de, aşağıda okuyacağınız söyleşiden anlaşılacağı gibi Kaslowski de iş dünyasının büyük bir çoğunluğu gibi AK Parti iktidarının ikinci bir dönem daha Türkiye'yi yönetecek olmasından memnunluk duyuyor. Yüz yılı aşkındır ailesiyle birlikte İstanbul'da yaşayan ve iş aleminin en etkili derneği olan TÜSİAD'ta Yüksek İstişare Konseyi Başkan vekili ve TÜSİAD International Başkanı olan Aldo Kaslowski bir Türkiye aşığı. Sadece iş aleminin nabzını en iyi tutmuyor, aynı zamanda Avrupa'da tanıdığı başbakanlar, bakanlar ve önemli bürokratlar sayesinde AB'nin de nabzını tutuyor...

* Ak Partinin böyle yüksek bir oranda seçimi kazanacağını tahmin ettiniz mi?
Açıkçası ne ben ne de iş dünyasından başka biri böylesine yüksek sonuç bekliyordu. Ama demek ki çok başarılı oldular. Tabii Ak Parti'nin başarısı kadar diğer partilerin de başarısızlığı var bu sonuçta.

* İş dünyası Ak Partinin yeniden iktidar olmasını istedi değil mi?
Tabii ki. İstikrar dediğimiz zaman sonuçta bilançomuzda bu parti tek başına yöneterek iyi şeyler yaptı. Belki 20 yıldan beri ekonomide ilk defa gelirler arttı. Daha fazla Avrupa dedik ve bunlar bu dönemde yapıldı. Tarihimizin en büyük krizinin yaşandığı 2001 yılında koalisyon hükümeti vardı. Bunlar unutulmamalı. Bu kadar yüksek faiz, enflasyon o dönemdeydi. Büyüme yüzde 13 negatiflerdeydi. Önümüzü göremiyorduk. Biz senelerdir ancak günlük program yapabiliyorduk. Yatırım yapıyorduk ama sınırlı kalıyordu. Oysa ilk defa gördüm ki, sadece benim şirketimde değil, bütün iş dünyasında plan program yapılıyor. Bir yıl, iki yıl, beş yıl. İlk defa olarak da dışarıda da yatırım yapmaya başladı. Sadece ihracat yapmakla global oyuncu olunmuyor, dışarıda yatırım da şart. Bunlar hep son dönemde olan şeyler.

ÖNÜMÜZÜ GÖRÜYORUZ
* Yatırımlar artıyor mu?
TÜSİAD International olarak da ben bunu gözlemliyorum. Büyük şirketler zaten yatırım yapıyordu. Ama şimdi orta boy şirketlerin de yatırımı patlıyor. Çin'e gidiyoruz, geliyorlar. Brezilya'ya gidiyoruz, geliyorlar. Hindistan'a gidiyoruz, geliyorlar. Yani global oyuncu olmak istiyorlar. Bu şirketler üstelik çok dinamik ve yeniliğe açık şirketler. Dolayısıyla birinci dönemin devam etmesi, tamamlanmamış konuların da bitirilmesi anlamına gelecek ki çok iyi.

* Ne mesela iş dünyasının tamamlanmasını istediği?
Örneğin istihdam yaratacak olan işlere pek girişilmedi. Nitekim yabancı sermaye de sınırlı geldi. Tabii ki bu seçimler olacaktır diye sırada bekleyen, yatırım yapmak isteyen yabancılar çoktur. Onların yanı sıra bizler de yatırım yapacağız.

* MHP-CHP koalisyonu gibi özellikle Avrupa Birliği ve ekonomi konusunda çok daha muhafazakâr olduklarını ilan eden partilerin iktidar olma olasılığından dolayı endişe yaşadınız mı?
En son yaşadığımız tecrübe öyleydi. Bu iki partinin koalisyonda yer aldığı dönemde AB'ye karşı olan tutumlarını biliyoruz. Biz Avrupa Birliği için yolumuza devam etmeliyiz.

* Diğer tarafta yüz binlerce insanın katıldığı Cumhuriyet mitingleri vardı. Seçim sonuçlarına mitinglerin etkisi olmadı ama...
Seçim, mitinglerin aynası olmadı, evet. Ama unutmamak lazım ki, yüzde 47'ye yakın oy aldılar fakat yüzde 47 yüzde 100 demek değil. Dolayısıyla eğer herkesi kucaklamak istiyorlarsa, bilhassa seçilecek olan cumhurbaşkanıyla hakikaten herkesi kucaklamaları lazım. Bu iyi bir mekanizma bana sorarsan.

HERKESİN CUMHURBAŞKANI
* Yapılan anketler piramidin en üstünün oyunu AKP'ye verdiğini gösterdi. Sizce AKP zenginlerin partisi mi?
Zenginler ya da iş alemi iş yapmak istiyor. Artık sıkıldılar. Bunun içindir ki yeni kurulacak olan hükümetin işi daha zor. Beklentiler daha fazla. Yani bu oylar, yüksek refah düzeyi, daha fazla demokrasi, daha fazla Avrupa için verildi. Dolayısıyla bunları da kırmamak lazım bundan sonra. Cumhurbaşkanlığı seçimi de buna endekslidir biraz da. İlla o pozisyona, o makama bir takım avantajlar elde etmek için gelinmemeli. Bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacak bir isme, herkesin evet dediği bir isme bunu teklif etmeleri gerekir.

* Bir ismin telaffuz edildiğini biliyoruz ama...
Valla bence bir sürü isim, spekülasyon var ama ben nasıl bir sonuç çıkacağını bilemiyorum şimdiden.

* Cumhurbaşkanlığı seçiminin biteceği güne kadar geçecek olan bir ayın iş dünyası için de çok önemli olduğunu TÜSİAD Başkanının ağzından duyduk. Dolayısıyla bu ay endişe ile yoksa bekleme ile mi geçiyor?
Beklemedeyiz diyemeyiz. İşler beklemez bir. Bunun aslında en iyi barometresi piyasalar. Borsa, dövizlerdir. Baktı ki her şey düzgün gidiyor. Herkes ümit içinde. Bundan sonra YTL'nin değeri düşer mi bunu da ilerde göreceğiz. Ama iş alemi beklemiyor, endişe yok. Herhangi bir dövize kaçış yok. Biliyorsun çok eskiden küçük bir nezlede herkes kendini garantiye alıyordu.
Haberin fotoğrafları