kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 5 Ağustos 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

İzlediğim en "Candan" konser

Perşembe gecesi Açıkhava Tiyatrosu'ndan öyle mutlu ve umutlu ayrıldım ki... Candan Erçetin'in müziğini ve yıllardır özenle koruduğu "duruşunu" zaten çok severdim. Ama bu konserinde hayranlığım bir kaç kat arttı. Erçetin'i sahnede ve canlı yayınlarda pek çok kez izledim ama ilk defa onu bu kadar coşkulu, bu denli sıcak ve içten buldum. Hem coştu. hem coşturdu. 5 bin kişilik "özel" hayran korosuyla öyle bir konser verdi ki, tadı damağımızda kaldı. Bu yıl Açıkhava'da üç gece arka arkaya konser verip, her gece orayı dolduracak "babayiğit" pek çıkmadı. Her şeyden önce Most Production ve Candan Erçetin'i bu yürekliliklerinden dolayı kutluyorum. (Cem Yılmaz bile bu konudaki tereddüdünü sahneden izleyicileriyle paylaşmıştı) Hangi birini anlatayım ki?.. Bir kere Candan Erçetin, son derece seçkin bir zevke sahip. Bugüne kadar onu bir kez bile alelâde, özensiz, rüküş kıyafetle gördüğümü hatırlamıyorum. Sahne için seçtiği iki kostümden gözümü alamadım. Saçı, makyajı sade ama son derece etkileyiciydi. Bu da izleyicsini ve sanatını ne denli önemsediğinin göstergesiydi. Erçetin, sahne şovunu da çok geliştirmiş. Söylediği her şarkıya uygun dans figürlerini büyük bir ustalıkla sergilerken hepimize parmak ısırttı. Dokuz sekizlik Roman havasını da, zeybeği de, harmandalını da, disco figürlerini de aynı ustalıkla sahneledi. "Bu akşam paylaştığımız bir farklılık, bir şaşırtıcı duygu var ama inanın adını ben de koyamıyorum" deyip, duruyordu. Gerçekten de izlediğim en "Candan" konserdi. Erçetin, siyasi ve sosyal konulardaki "sanatçı duyarlılığını" sahneye taşımakta da sakınca görmüyordu. Öyle ince ama yüreklere dokunan bir "muhalefeti" vardı ki, karşı görüşte olanları bile incitmiyordu. Hele Atatürk'ün sevdiği türkülerden derlediği bölüm, gözyaşlarıyla izlendi... Ama benim Açıkhava'dan "ağzım kulaklarımda" ayrılmamın nedeni sadece Candan Erçetin'in muhteşem sahne performansı değildi. Türkiye'de adı sansasyonlarla anılmayan, her gün medyada görünmeyen, çirkin aşk ilişkilerini ekstralarında ücretini katlamak için kullanmayan, rakipleriyle çiğ polemiklere girişmeyen, içinde yaşadığı toplumun dertlerine, sorunlarına sırtını dönmeyen, yeteneğini; kültürüyle, donanımıyla, vizyonuyla parlatan ve sadece "sanatıyla" var olan birinin üç gece üst üste Açıkhava Tiyatrosunu dolduracak kadar "el üstünde" tutulmasıydı. (Konser biletleri günler öncesinden tükenmişti.) Şov dünyasında her gün önümüzden irin akarken, Candan Erçetin konserinde yaşadıklarım içimi öyle umutla doldurdu ki... Kimse bu milleti küçümsemeye, aşağılamaya kalkmasın. Onlar gerçek sanatçıları, müsveddelerinden ayırmayı o kadar iyi biliyorlar ki...