kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 4 Ağustos 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Kadir İnanır'dan, Serpil Çakmaklı'ya don fırçası!

KUZEY Rüzgarı dizisinin tanıtım gecesinde Kadir İnanır ile uzun uzun sohbet etme olanağı buldum. Konu dönüp, dolaşıp, ekrandaki "nostalji rüzgarına" geldi. Malum, yeni diye ekrana sürülen dizilerin neredeyse hepsi daha önce yayınlanıp, ilgi görmüş yapımlardan devşiriliyordu. İnanır, bu durumun "kaçınılmaz" olduğunu söyleyip, devam etti: "Dünya üzerinde 24 tane drama formatı vardır. 25'incisini bulamazsınız. Bütün hikayeler de bu 24 ana tema üzerinde gelişir. Bu durumda yeni bir yapımı tutturmanın bir tek yolu kalıyor, o da görsellik. Yönetmen ve teknik ekip, o beylik konuyu görsel yetenekleriyle yeniden kurgulayıp, cazip bir şekilde izleyiciye sunmak zorundalar. Şimdilerde en büyük sorumluluk yönetmenlere düşüyor. Senaryo ve oyuncular ikinci planda kalıyor." İnanır, yeni dizisinin başarı şansının da "yönetmen ve ekibinin görsel gücüne" bağlı olduğunu söylerken, eskiden film yapmanın teknik zorluklarını ise bir anısını anlatarak dile getirdi: "Doğu'da nehir üzerinde sal devrilme sahnesi var. Sal, akıntıya kapılıp, devrilecek, bizler de üzerinden suya savrulacağız. Sonra da ben gidip, Serpil Çakmaklı'yı kurtaracağım. Tek kamera ile çekiyoruz. Çekimi tekrarlama şansımız yok. Çünkü sal, metrelerce aşağıya sürükleniyor. Köylüler salı tekrar akıntıya karşı yukarı çektiklerinde neredeyse gün bitiyor. Biz sahneyi büyük bir başarıyla çektik. O zamanlar monitör filan da yok. Ne çekildiğini göremiyoruz. Film, banyo için İstanbul'a götürülüyor. Öncesinde kurgu görevlisi içinden bir kare alıp, kalitesine bakıyor, o kadar... Altı gün sonra kara haber geldi. Bizim köylü kızı rolündeki Serpil Çakmaklı saldan düşerken, eteği sıyrılmış, içine giydiği turuncu mayo görünmüş. Köylü kızında mayo ne arar? Çekimi tekrarlayın diyorlar. O sahne 6 gün sonra aynı nehrin üzerinde tekrar çekilmek zorunda kalındı. Tabii biz de içine uzun don yerine mayo giyen Serpil'e söylenip, durduk... En çok da ben bastım fırçayı..."