kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Temmuz 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ÖZAY ŞENDİR

Sıradan bir kadın Bülent Ersoy

Bülent Ersoy'un nüfus kâğıdı rengini değiştirdiği için aldatıldığına
inanan ne çok kişi var.
Gören,duyan da sanacak ki nüfus kâğıdı rengi değişmemiş kadınlar hiç ihanete uğramıyor.
Müzik, sahne, sinema, moda dünyasını geçin bir kalem ve çevrenize bakın.
Hepimizin çevresinde ya da ailesinde ihanete uğramış en az bir kadın yok mu?
Hâlâ Bülent Ersoy renk değişimi yüzünden aldatıldığına inanıyor musunuz?
Aldatılan bir kadına "Kocanı elde tutmayı bilseydin " diyen çok olur.
Nasıl tutulur bir koca elde?
Mutfakta aşçı,evde hizmetçi,yatakta da bilmem ne olacaksın tanımlamasıyla mı?
Kadın ne yaparsa yapsın erkekler için her zaman bir gerekçe bulunabilir.
Kimi şeytanı, alkolü bahane eder kimi karısının cinsel tecrübesizliğini.
Genelleme yaparsak Türk erkeği hem el değmemiş hem de tecrübeli kadın ister.
Peki nasıl olacak bu? Bu ne yaman bir çelişkidir.
Hülya Avşar'ın bile aldatıldığı bir ülkede Bülent Ersoy renk değişiminden dolayı aldatılmış olabilir mi?
Daha 20 günlük evliyken insan aldatılır mı?
Oluyor maalesef.
Düğününden saatler önce karısını aldatan, sonra otel odalarında kadınlarla gizlice filmleri çekilen ve baba olmayı beklerken başka ilişkilere yelken açan adamlar görmedik mi?
Bunların kimi sanatçı kimi yazardı.
Yani ihanetin ne eğitimle alakası var ne de öğrenimle...
Yukarıdaki ihanet olayının mağduru olan kadınların nüfus kâğıdı renkleri hep aynıydı ve bunları yaşadılar.
Renk değişimi Bülent Ersoy'un başına gelenleri açıklamaya yeter mi?
İhanetin sorumlusu olarak genleri görenler de var her ilişkiyi ayrı bir dosya olarak ele alanlar da...
"Hangisi doğru" sorusunun cevabını bilen yok.
Bazen yıllar süren evlilikler yorucudur, bazen yıllar süren ihanetler...
"İhanet yorucu olur mu?" diye düşünenler olabilir.
Farklı yüzlere hep aynı cümleleri kurmak, eve hep benzer yalanlar söylemek ve söylediğin yalanları hatırlamak...
Birisi size " Sana hiç ihanet etmeyeceğim " derse inanmayın, hayatın ne getireceğini kimse bilemez.
Buna karşın doğru insanı bulduğunda ihanetlere ve yalanlara veda eden insanlar da var...
Maddi güvencesi olmadığı için ihaneti görmezden gelen kadınlar bu ülkede yaşıyor.
İhanete uğrayıp boşanmak istediği için dayak yiyen ya da boşandıktan sonra hayatına birisini soktuğu için öldürülen kadınlar da...
Hâlâ kadınların üzerine kuma getirilen bir ülkede ihaneti sorgulamak beyhude bir çaba mı?
Acaba Bülent Ersoy'un neden aldatıldığını konuşurken diğerlerini konuşmayarak kendimize ve herkese haksızlık etmiyor muyuz?
Yanlışı kabullenmek haksızdan yana taraf olmak değil midir?
İhanet eden sadece erkekler değil, kadınlar da ediyor.
Her
ilişkinin aynı zamanda bir vazgeçiş olduğunu öğrenmeden ihanet çözülebilir mi?
Yani hem hayatının kadınını bulmak hem de bekârlık günlerindeki gibi yaşamak olur mu?
Her ilişki mutluluk adına, huzur adına bir şeyler getirirken bir şeyleri de götürür.
Attila İlhan "İhanet bir bilmecedir" demişti.
Doğru, ihanet bir bilmece, hem de dünyanın en çok sorulan bilmecesi...