kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Temmuz 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
İETT'de 7 yıl sol açık oynayan Erdoğan, aynı zamanda MSP'nin Beyoğlu ve İstanbul Gençlik Kolu Başkanlığı'nı yapıyordu. Fenerli Erdoğan, hazırlık maçında o ünlü takımı 2-1 yenince başına gelenleri unutmuyor. Fenerli topçular tekme tokat onlara girişiyor..
Oyıllarda Kasımpaşa'da konuşulan tek bir konu vardı. Futbol. 1959-60 sezonundan beri Birinci Milli Ligde top koşturan Kasımpaşa Spor Kulübü'nde işler iyi gitmiyordu. 1963-1964 sezonu sonunda sonuncu olarak mahalli profesyonel lige düşen futbol takımını kurtaracak genç yeteneklere ihtiyaç vardı. O tarihlerde sokak aralarında top oynayan, içi futbol ve Kasımpaşa aşkıyla dolu gençlerden biri de Recep Tayyip Erdoğan'dı. Erdoğan'ın hayalinde ünlü bir futbolcu olmak, Kasımpaşa'yı birinci lige çıkarmak vardı. Erdoğan, babasının karşı çıkması nedeniyle bu hayaline futbolcu olarak ulaşamadı, ancak İstanbul Belediye Başkanlığı sırasında desteklediği Kasımpaşa Spor Kulübü, onun başbakanlığı sırasında birinci lige çıkma başarısını gösterdi.

BÜTÜN DÜNYASI FUTBOL
İmam hatipte okurken mahalle futbol takımının değişmez elemanı olan Erdoğan, kısa sürede İstanbul Amatör Küme'de yer alan futbol kulüplerinin ilgisini çekti. 15 yaşındayken Camialtı Spor Kulübü'nden ilk transfer teklifini aldı. 1969 yılında kulüp kendisine tam bin lira transfer ücreti ödedi. O tarihte bu miktar bir öğrenci için oldukça iyi bir paraydı. Hayatını çok sevdiği futboldan kazanma düşleri gerçekleşiyordu. Ancak baba Ahmet Erdoğan, olaylara daha gerçekçi bakıyor, futbolun oğlunun hem eğitimini engelleyeceğini, hem de bu işten ileride geçinmek için yeterince para kazanılmayacağını düşünüyordu. Tayyip Erdoğan, o günleri 1994 yılında Meydan gazetesine şöyle anlatıyordu: "Çok seviyordum futbolu. Benim için tutkuydu. Gece adeta uykularıma giriyordu. Fakat ilk dönemlerde babam futbol oynamama asla müsaade etmedi. Uzun bir süre futbolu babamdan gizli oynadım. Mesela top ayakkabılarımı hiç eve getirmezdim. Evimizin dışında kömürlüğümüz vardı. Babam görmesin diye kramponlarımı kömürlükte saklardım. Ayakkabılarıma gayet güzel bakardım. Gözüm gibi korurdum onları. Ben maçları yapar, eve gelir, o gün oyun oynadığımı babama hiç çaktırmazdım. Yaralandığım olurdu. Babam görmesin diye saklardım. Sakatlanıp ağrıdan kıvranırdım ancak babam eve gelince dişimi sıkar, sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranırdım. Ne kadar kötü olursam olayım babam anlamasın diye hiçbir şey hissettirmezdim."

BABASI ÖĞRENİYOR
Camialtı Spor Kulübü'nde oynarken Erdoğan'ın yıldızı her geçen gün parlıyordu. Bu başarısının ilk ödülü olarak İstanbul genç karmasına seçildi. Türkiye Şampiyonası'na gitmek için noter tasdikli, veliden alınmış izin belgesine ihtiyacı vardı. Çok sevdiği, sert mizaçlı babasını ikna etmek için araya dayısını koydu. Ahmet Reis'e durum anlatılınca korktuğu başına geldi. Babası hem gizli gizli futbol oynadığını öğrendi, hem de Türkiye Şampiyonası'na katılmasına izin vermedi. Tayyip Erdoğan'ın futbol hayatında unutamadığı maçlardan birisi ise Fenerbahçe ile oynadıkları hazırlık karşılaşması. Erdoğan'ın takımı Dereağzı'nda Alparslan, Fuat, Ziya gibi şöhretli oyuncuların karşısında karşılaşmayı 2-1 kazanmıştı. Maç sonrası yenilen Fenerbahçeli futbolcular, tekme tokat Erdoğan ve arkadaşlarına girişmişti ama önemli olan kazanmaktı. Hayallerinin takımını yendiği o günü Erdoğan hiç unutamadı.

SARI LACİVERT SEVGİ
1970'li yıllarda imam hatipliler arasında Fenerbahçe'nin ayrı yeri vardı. Futbol oynasın oynamasın öğrencilerin çoğunluğu Fenerbahçe'yi destekliyordu. Bu destekte en önemli etken o zaman Fenerbahçe Kulübü Başkanlığını yapan Emin Cankurtaran'ın iftar davetleriydi. Cankurtaran, Ramazan'da imam hatiplileri toplu olarak iftar yemeklerine davet ederdi. Böylece Fenerbahçe ile imam hatipliler arasında bir sevgi bağı kurulmuştu.
Haberin fotoğrafları