kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Temmuz 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

Solun kalesi Nişantaşı mı?

Şu durum nasıl açıklanabilir: İstanbul'da Nişantaşı, Bebek, Ulus, Şişli, Etiler; Ankara'da Çayyolu, Gaziosmanpaşa; İzmir'de Alsancak, Karşıyaka, Mavişehir CHP'ye oy verdi. Buraları Türkiye' nin en zenginlerinin yaşadığı semtler.
İstanbul, Ankara, İzmir'de alt gelir grubunun yaşadığı mahalle
ve varoşlar ise, silme AK Parti'ye oy verdi.
Biri sol, diğeri sağ muhafazakar. CHP'nin temsil ettiği sosyal demokrasi, kapitalist sistemi sınıf mücadelesinin gücüyle dengelemeyi hedefleyen bir anlayış . Muhafazakar sağ ise siyasi hedefini sınıf hareketi değil bireyin özgürlük ve hakları üzerine kuruyor.
Ancak ne iş ki Türkiye'de zenginler sola, işçi sınıfı, emekçiler, ezilenler vs sağa veriyor. Bu tabloda bir gariplik var mı?
Hem de nasıl! Sınıf farklılıklarının sandığa bu ölçüde tepe taklak yansıdığı bir ülkede oturup ideolojik farklılıkların nerede saptığını ciddi anlamda düşünmek lazım.
Son günlerde birçok yorumcu Türkiye'de fakir insanların ve işçilerin AK Parti'ye yönelmesini "AK Parti sosyal demokrat söylemleri benimsedi" gibisinden kolaycı bir formülle açıklamaya çalışıyor.
Ama yanlış. Kuşkusuz AK Parti ciddi yönetilen ve çok çalışan, iktidardaki icraatlarını geniş halk kitlelerine iyi yansıtmayı bilen bir yapı. AK Parti her şey olabilir ama "sol" bir parti değil! Zaten parti yönetiminin de böyle bir iddiası yok.
"Çapraz sınıf" sendromunun açıklaması, AK Parti'nin " solcu " olması değil, ancak ve ancak CHP' nin yeterince solcu olamamasıyla açıklanabilir. Sol ideoloji açısından bu seçimin en parlak isimleri, CHP'li adaylar değil İstanbul bağımsız milletvekili adayları Baskın Oran ve Ufuk Uras oldu. CHP'nin sol seçmen ve geniş halk kitlelerine ulaşmakta sıkıntı çektiği, popüler projeler üretmek yerine ulusalcı söylem ve laiklik temaları arasına sıkıştığı yadsınamaz.
CHP' nin ve genel anlamda Türk solunun bir diğer açmazı, "din" unsuruyla hala barışamamış oluşu. Türkiye gibi muhafazakar bir ülkede, hem sağ hem de sol seçmen, din konusunda bu kadar " iğreti " bir duruş sergileyen bir partiye yakın hissetmekte zorlanıyor. Seçmen açısından hem laikliği kucaklamak hem de dindar olmak arasında bir çelişki yok . Zaten de olmamalı. Ancak CHP'nin son dönem söylemleri, laikliğin adeta karikatürize edilerek dinsel dışavurumlara karşıt gözükmesi, seçmen tarafından affedilmedi.
Yine de Türkiye'nin CHP'ye, ciddi bir sosyal demokrat muhalefete şiddetle ihtiyacı var. Bu yüzden umarız önümüzdeki dönemde CHP yönetimi "solun kalesi"nin neden Sultanbeyli ya da Zeytinburnu değil de Nişantaşı olduğunu anlar, bizlere de anlatır...