kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ALİ POYRAZOĞLU

Karınca yuvasından çıkan hayaller

Yaratıcılık, artı değer üreten yaratıcı, yeni bakış, çözüm, iş dünyasının baştacıdır. İnsan kaynakları da kurum kültürü birimleri de reklamcılar da marka derinliği yaratmaya çalışanlar da çalışanlarını ya da bayilerini motive etmek isteyenler de yaratıcı-innovatif bakışın peşinde... Özel hayatımızda da yaratıcı bakış, kendiyle barışık, işinde ve özel hayatında kendini sürekli yenileyen bireyler olmamızı sağlıyor. Sürekli yaşamımızda fark yaratmak gerektiğini söylüyoruz. Fark yaratabilen şirketlerin, ürünlerin zirveye tırmanacağını bildiğimizden yaratıcılığı devreye sokarak bu tırmanışı gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Ve sürekli olarak diyoruz ki "Farkı yaratacak olan bireydir." Peki, farkı yaratacak bireyi nasıl yaratacağız, önünü nasıl açacağız? Ancak kendisini yaratıcılığın kalıplarına döküp yeniden şekillendirebilenler, fark yaratanlar, ruhu çürüten sıradanlığa meydan okuyabiliyor. Alışkanlıkların duvarlarını yıkanlar, daha özgür dolayısıyla daha yaratıcı bireyler oluyor. Bu doğruların bilincinde olan şirketler de fark yaratmaya çalışan insanları takımlarına katmanın peşinde... Alamet-i Farika... Türkiye'nin en büyük reklam şirketlerinden... Sürekli kendilerini aşmaya çalışan, takım oyununa inanan, yöneticilerinin söylediklerini süratle algılayıp yaratıcı çözümler, bakışlar üreten insanların biraraya toplandığı, estetik değeri de yüksek reklamlar hazırlayan bir buluş atölyesi...

HAYAL DEPOLAYANLAR
Belki de "Bir karınca yuvası," demek, daha doğru... Müşterileri arasında, Türkiye'nin en önemli şirketleri var. Bir şirketin ekibinde olduğum için bu karınca yuvasına ben de girip çıkıyorum. Sanatın farklı dallarıyla ilgili, okuduklarından, izlediklerinden, dinlediklerinden, baktıklarından toparladıkları kırıntıları yuvaya taşıyıp, depolayıp sonra karıncaların getirdiklerini hayal gücünün emrine verip müşterileri için reklamlar üretiyorlar. "Karınca yuvası," diyorum öyle kalabalık, habire gidenler gelenler, girenler çıkanlar, konuşturanlar... Binaları da öyle.. Akaretler'de iç içe geçmiş üç katlı birkaç ev yan yana, birbirine yapışık... Merdivenler, odalar, stüdyolar, grafik tasarım atölyeleri... Ve toplantıdan toplantıya, işten işe karıncalar... Bu yaratıcılık üssünde işe girmek hayli çaba gerektiriyor. Alamet-i Farika, içi gerçekle doldurulmuş hayal önerileri üretiyor. Ancak hayal gücünün emrine verilmiş bilgiyle, gerçekle, ürünlerin daha iyi anlatılabileceğini, iletişim sağlanabileceğini bildiklerinden tüketicinin aşkla bağlanabileceği markalar yaratıyorlar. Hayal gücünü devreye sokarak marka sadakati ve derinliği yaratıyorlar. Teoriyle pratiği buluşturmaya çalışan, pratiklerin teoriyi değiştirdiği, sıradanlıktan uzaklaştırdığı bakışlar üretiyorlar. Bazen de teorinin pratikleri zorladığı durumlarda yöntemleri yeniden gözden geçiriyorlar. Okul gibi bir yer bu karınca yuvası... Yaratıcı bir okul... Yöneticileri öyle hayal etmiş. Hayallerine sahip çıkıyorlar. Karıncalar her yeni projede çıraklıktan ustalığa tırmanıyor. Sonra iş bitiyor, proje gerçekleşiyor. Al baştan, tekrar yeni projenin çırağısın; onu ustalık çizgisine taşıman lazım. Sonra al baştan, yeni iş, yeni heyecan... Peki, bu heyecan verici karınca yuvasında işe girmenin koşulu ne? Bir fark yaratarak nasıl bunların arasına katılabilirsiniz?Fark yaratarak işi kapan, karınca yuvasına dalan orman mühendisi Özlem'in öyküsü haftaya...