kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Temmuz 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cumartesi SABAH 
ATİLLA DORSAY

Mandela ile gardiyanının hikâyesi

Dünya galasını şubat ayında Berlin şenliğinde yapan ve sınırlı bir ilgiyle karşılanan bu film, henüz ABD'de gösterime girmedi, ama Avrupa ile aynı günlerde (hatta kimi ülkelerden önce) bizde gösteriliyor. Film özetle, Güney Afrika'nın ünlü özgürlükçü lideri Nelson Mandela'nın hapiste geçirdiği uzun yılların bir bölümüne ışık tutmayı savlıyor. 20. yüzyılın en utanç verici baskı rejimlerinden ve ırkçı hükümetlerinden biri olan Güney Afrika Cumhuriyeti, 25 milyon siyahı görülmedik bir baskı altında tutuyor, onlara mülkiyet, oy verme, yolculuk gibi temel hakları yasaklıyor. Karşı çıkma eyleminin önderleri ya sürgüne, ya hapse yollanıyor. Ya da karanlık suikastlerle yok ediliyor. 1968 yılında, Nelson Mandela yeni hapse girmiştir. Ona baş gardiyan olarak James Gregory atanır. Beyaz Gregory, Mandela'nın doğduğu Transkei yöresindendir, onun ana dili olan Xhosa'yı konuşur, zaten göreve de bu yüzden seçilmiştir. Uzun yıllar boyu, biri içerde, diğeri dışarda giderek yaşlanan iki adam birbirlerini etkileyecek, birbirlerinden çok şey öğreneceklerdir. Bu arada hemen tüm beyazlar gibi ırkçı önyargılarla dolu Gregory, çevresinde olup biteni yeni bir gözle görmeye ve ırkçılığın utanç verici uygulamalarını anlamaya başlayacaktır. Gerçek bir kişilik olan James Gregory'nin anılarından yola çıkan ve tümüyle 'politically correct- siyasal açıdan doğru' olmaya özen gösteren bu film, belki gerçekten yapılması gereken bir filmdi. Ama konusunun önemine karşın, yeterince etkileyici olduğunu söylemek mümkün mü? Olaylar gerçeklere uygun, ayrıntılarda titizlik var. Oyunculara gelince, ne Joseph Fiennes'in gardiyanına, ne de (en çok 24 TV dizisindeki Amerikan başkanı rolüyle tanıdığımız) Dennis Haysbert'in Mandela'sına kusur bulmak kolay değil. Üstelik ırkçılık dediğimiz şeyin kimi zaman gündelik hayatın küçük kıvrımlarında saklandığını, aslında belki ırkçı sayılmayacak kişilerin belki hiç düşünmeden, sırf öyle yapmayı öğrendikleri için yapageldikleri şeylerden kaynaklandığını da çok iyi gösteriyor. Ama tüm bunlar, filmi siyasal sinema türünde bile çok yüceltmiyor. Hele aynı dönem ve aynı temalar çevresinde yapılagelmiş Ayrı Bir Dünya, Özgürlük Çığlığı, Kuru Beyaz Bir Mevsim gibi filmleri düşününce... Cannes'da iki kez Altın Palmiye alan çok sayılı yönetmenlerden biri olan Danimarkalı Bille August'un (Fatih Pelle ve En İyi Niyetler filmleriyle), aslında bu başarıyı hak etmeyen kof bir yönetmen olduğunu hep düşünmüşümdür. Bu dönüş filmiyle August, bu düşüncemi bir kez daha doğruluyor.

ÖZGÜRLÜĞÜN RENGİ * * *
(Goodbye Bafana)/ Yönetmen: Bille August/ Senaryo: Greg Latter, B. August/ Görüntü: Robert Fraisse/ Müzik: Dario Marianelli, Johnny Clegg/ Oyuncular: Joseph Fiennes, Dennis Haysbert, Diane Kruger, Faith Ndukwana, Terry Pheto/ Alman-Fransız ortak yapımı.