kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Temmuz 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Bahçeli: Üçü bir arada olabilir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan'ın aynı partiden olmasında bir sakınca görmediklerini söyledi .
Bir dönem parlamento dışında kalan MHP, Meclis'te nasıl bir politika izleyecek... Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde nasıl davranacak?
DTP'lilerle ilişkileri nasıl olacak?
MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli ile önceki akşam Genel Merkez'de makamındaki sohbetimize güncel olan Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle başlıyoruz.
Bahçeli, geçen yıl "11 Mart'ta erken seçim olsun, Cumhurbaşkanı'nı da yeni parlamento seçsin"" çağrısında bulunduğunu anımsatarak başlayıp, ekliyor:
"İstediğimiz tarihte seçim olmadı ama sonuçta o cumhurbaşkanı seçilemedi ve erken genel seçim oldu. Halk bir partiye 340 milletvekili verdi. Şimdi sözümüzde durmalıyız. Tutarlılık bunu gerektirir. Anayasa Mahkemesi'nin son kararına göre 367 sayısı çerçevesinde meseleye bakılıyorsa, biz Meclis'e gireriz. MHP olarak 367 krizi çıkarmayız. Tutumumuz nettir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi kararı öncesinde de 367 gereksiz, 184 yeterli demiştik."

"Aday çıkarırız"
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "meydanların sesini dinlerim" diyerek adaylık sinyali verdiğini anımsatıyorum.
Bahçeli, "Bizi ilgilendiren konu değildir" diyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı seçili ile ilgili olarak "Meclis açılınca diğer partilerle görüşeceğim" sözünü hatırlatınca MHP lideri şu yanıtı veriyor:
"Aday belirlemede biz arayış içinde de olmayız. AKP'nin 340 milletvekili var, bize ihtiyaçları yok. Üçüncü turda 276'yı bulacak kadar sayıları da var. Onun için eğer ki Sayın Başbakan AKP'nin adayları ile gelirse biz ona bakmayız, tercih yapmayız. O, onların sorunu. Eğer AKP'nin başka sorunu olursa, birlikte hareket edebileceklerini söyledikleri bağımsız milletvekilleri var; destekçileri mevcut, onlarla birlikte halledebilirler."

CHP ile ittifak yok
CHP'nin Gül'ün adaylığına destek vermeyeceğini açıkladığını belirtip, "CHP ile ortak hareketiniz olur mu?" soruma ise yanıtı şöyle oluyor:
"Hayır CHP ile ittifak içinde olmayız, bu süreçte birlikte hareket etmeyiz..."
Meclis Başkanlığı seçiminde de aynı tavrı sergileyeceklerini söylüyor.
MHP'nin, cumhurbaşkanı adayı çıkarıp çıkarmayacağı konusunda ise şöyle diyor:
"Hafta sonu yetkili kurulumuzu toplayıp kararlaştıracağız. Biz de aday çıkarabiliriz..."

"Elleri sıkılmaz" dedi
Başbakan Erdoğan'ın telefonuna neden yanıt vermediğini sorduğumda gülümseyip, gerekçesini anlatıyor:
"Seçimin ertesi günü, daha kesin sonuçlar belli olmamış, milletvekilleri mazbatasını almamış, yemin etmemiş. Şov yapar gibi, kamuoyu önünde her şey oldu bitti imajını yaratacak bir görüntü sergilemenin manası var mı? Ben bu aceleci hareketi samimi bulmadım. Kamuoyuna nasıl böyle bir görüntü verilmesinin aracı olabilirim? Telefona çıkmamamla ilgili olarak hakaret davaları gerekçe gösteriliyor. Bununla alakası yok efendim. Başbakan, MHP gibi köklü bir kuruma 'Meclis'e gelirlerse onlara selam verilmez, elleri bile sıkılmaz' diyordu. Bir Başbakan böyle bir sözü söyleyebilir mi? Köklü bir siyasi partiyi kavgacı gösterebilir mi? Bunlar çok yakışıksız sözler."
Erdoğan ile ne zaman görüşeceğini sorduğumda "Meclis bir açılsın hele bakarız..." demekle yetiniyor.

Üçü aynı partiden
Geçen dönem de gündeme getirilen "Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan'ın aynı partiden olmasında MHP bir sakınca görüyor mu?.."
Bahçeli, "seçim sonuçlarının ortada olduğunu" belirterek yanıtlıyor:
"340 milletvekili alıp gelmişler. Kurumlar arası işbirliği sağlandığı, Anayasa ve yasalara uyulduğu sürece neden olsun? Kurumlar arası işbirliği ve uyumu sağlamakla görevli olanlar da onlar; hükümet. Buna özen göstereceklerine inanıyorum. Eğer göstermezler ise biz de tavrımızı koyarız."

DTP'lilerle ilişki
Bağımsız seçilip gelen ve DTP'lilerle Meclis'te yan yana oturacaklarını belirtip, "İlişkiniz nasıl olur?" dediğimde yüz hatları geriliyor.
MHP'nin çatışmacı bir zihniyet içinde olmadığını ve olmayacağını vurgulayıp "Ben size kriterimizi açıklayayım" deyip ekliyor:
"Kriterimiz Türkçe milletvekili yeminidir. O yeminin içinde yazılanlar bellidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın çizdiği çerçeve de durmaktadır. Eğer yeminlerine sadakat gösterirlerse, Anayasa ve yasaların dışına çıkmazlarsa bizim için sorun olmaz. Bu bir partinin değil, bütün partilerin milletvekilleri için geçerli kriterimizdir. Buna uymayanlar karşılarında bizi bulur."

"Çare dokunulmazlıkta"
Bu aşamada "ortada başka bir sorun duruyor" deyip, tutuklu bulunduğu cezaevinde İstanbul 3'üncü Bölge'den bağımsız milletvekili seçilen Sebahat Tuncel'e işaret ediyor.
Tuncel'in, "terör örgütü PKK'ya yardımdan tutuklu iken milletvekili seçilince serbest kaldığını" hatırlatıp devam ediyor:
"Şimdi ne olacak? Dokunulmazlığın yeniden düzenlenmesi gerektiği söylemimizdeki haklılığımız ortaya çıktı. Dokunulmazlık Meclis'te kürsü serbestisinin ötesine geçmemeli. Ayrıca, yargılaması sürüyorsa, seçilmesi durumunda milletvekilliği hakkı, mahkeme kararına kadar baki kalır. Tutukluluk hali de sürer. Ne zaman beraat eder o zaman Meclis'e gelir."

Din ve bölücülük
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da AK Parti ve DTP'li bağımsızların çok yüksek oy almasının nedeni konusunda da Bahçeli şu yorumu yapıyor:
"Bölücülerle birlikte siyasal dincilerin de bir yükselişi görülüyor. Herkesin dikkat etmesi lazım. Siyasal dinciler bölgede kendi ekonomik çarkını da çevirmeye başladı."

"Şaşırtan köy"
MHP lideri, AK Parti'nin yüzde 46.6 oy oranına nasıl ulaştığını anlamakta zorlanıyor, "Sosyolojik açıdan iyi irdelenmeli" diyor. Seçim gezisinde yaşadığı bir olayı anlatıyor:
"Tanıdığımız, bildiğimiz insanların yaşadığı 80 haneli bir köye gittim; oturup konuştum. Köylüleri tanıyoruz. Bazıları bizim adaylarımızın akrabaları, yakınları. Herkes hükümetten dert yandı, perişan olduğunu söyledi. AKP milletvekilleri kapılarını dahi çalmamış. 'Bu seçim döneminde gelirlerse kendilerine ne diyeceksiniz' diye sordum, 'Gelemezler, gelseler de köyden içeri sokmayız' dediler. Ne oldu biliyor musunuz; bu köyden bize 27 oy çıktı; az sayıda da diğer partilere. Gerisi olduğu gibi AKP'ye aktı. Ne oldu, nasıl oldu anlamadım. Oturup değerlendireceğiz."