kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Temmuz 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
"Cumhurbaşkanlığı seçimi çok kolay olacak çünkü hiçbir milletvekili 5 sene için geldiği yeri iki ayla sınırlamaz. Cumhurbaşkanı seçilemezse hemen seçim olur!"

Bana kızan kalemler hayatı okuyamıyor!

ŞİRİN SEVER
Seçimden önce AKP'nin yüzde 48'e dayandığını açıklayarak köşe yazarlarının boy hedefi olan araştırmacı Tarhan Erdem: Savundukları çıkmadı diye kızdılar..
* Seçimin galiplerinden biri de sizsiniz galiba, ne dersiniz? Hayır! Seçim kazanmak başka bir şey... Biz politikacı değiliz. Netice itibariyle bir teknik çalışmayı ilan ettik, yani kazandığımız bir şey yok. İşi doğru yaptığınız anlaşılmış oldu sonuçta, o kadar.

* Açıkladığınız anket sonuçlarına güvenmeyen usta kalemler sizi tenkit etmekle kalmadı, alay bile etti. Türk basını sınıfta mı kaldı sahiden? Doğrusunu isterseniz kırıcı şeyler de söylendi ama bunları konuşmamak daha iyi. Ne yapayım? Yazarken insan duygularına kapılabilir, yanlış şeyler yazabilir... Ben de köşe yazıyorum, her zaman doğru yazmamız mümkün değil, o kadar güçlü olamayız. Tabii kişiselleştirenler var, yanlış olan bu!

ÇOK TEBRİK GELDİ

* Sonuçlar belli olunca tebrik mi çok geldi, özür mü?
Yok, tebrik daha fazla!

* Emin Çölaşan, Mehmet Yılmaz, Can Ataklı özür diledi ama size 'Oha' diyen Mine Kırıkkanat "Özür dilemeyeceğim, içimden gelmiyor" dedi... Mine Kırıkkanat ile aynı gazetede çalıştık, Radikal'de yazıyordu o da. Çok iyi dostluğumuz vardı, niçin öyle şeyler yazdığını bilmiyorum, herhalde anlayacak sonra yanlış olduğunu...

* Türk basınının bazı kalemleri hayatı mı okuyamıyor, işlerine mi gelmedi? Neden bu kadar çok tepki vardı size? Hepimiz insanız, hepimizin çevresi var, önyargılarımız var ve onların etkisi altında kalıyoruz. Dünyayı ondan ibaret görüyoruz, halbuki çok küçük dünya o.

* Yani hayatı okuyamıyorlar mı? Evet okuyamıyorlar! Mesela bir sevgilisi vardır, o olmazsa bütün dünya mahvolur zanneder veya aklına koyduğu şeye kavuşamazsa her şeyin bittiğini varsayar. Şimdi burada da bazıları, kendi dünyaları içinde AKP'nin kazanmaması şeklinde karar vermişler. O kararın aksini söyleyen insanlar çıkınca, problem oldu ve onu bu cümlelerle ifade ettiler. En önemlisi de galiba; size ters gelen o şeye halkın inanma ihtimali çok olunca tepkinizi gösteriyorsunuz!

SEKİZ ARAŞTIRMA YAPTIK

* Bu tepkisini abartanlar da oluyor haliyle... Güngör Mengi, 'Ya sayı saymayı bilmiyor ya da dayak yememiş' derken, Bekir Coşkun 'erdemli tarhana' diye bir laf kullanabiliyor. Bu tepkiler şaşırttı mi sizi?
Hayır, 'Demek ki halkın yüzde 48'i cahil!' diyenler şaşırttı, rahatsız etti...

* İddialı bir iş, iddialı bir sonuç ortaya koydunuz. Bir anlamda elinizi taşın altına soktunuz. Bu kadar çok tepki gelince tereddüt ettiğiniz bir an olmadı mı? Olmadı demek yanlış. O yazılar sebebiyle değil ama... Böyle toplumsal meselelerde tereddüt etmeniz çok normal. Gece yarılarına kadar çalışılmıştır, bir de şöyle bakalım, bir de böyle bakalım diye ama neticede bulduğunuz bir sayı, bir değer! Ne bulduysak onu yazdık. Kaldı ki, kendimizi sağlam tarafta görmemizin sebebi şuydu; sekiz tane araştırma yaptık. Tek araştırma yapmıyoruz ki! Aynı yerlerde, aynı insanlarla konuşarak da yapmıyoruz ki bu anketleri...

* Şansın faktörü nedir bu araştırmalarda? Yanılma payı hiç yok mudur? Yanılma payı var, yüzde 1.7-2 falan. Değişmez miydi bu sonuç? Değişebilirdi. Öyle bir olay olabilirdi ki, mesela bir parti lideri vefat edebilirdi...

* Yaptığınız araştırmanın objektifliği neye göre değişiyor? Örneklemeye göre değişiyor ve sizin ekibinizin, her anketör ve ekip şefinin, merkezdeki arkadaşların aynı kapasite ve kalitede çalışmalarına bağlı. Bir veya iki yerde iş koparsa bütün araştırma çöker. Zaten öyle bir şeyle biz karşılaşmış olsaydık yayınlamazdık sonuçları.

* Bu işi parayla yaptığınızı söyleyenler, Baykal düşmanı olduğunuz için sonuçları böyle sunduğunuzu iddia edenler de oldu... Bir kere Baykal düşmanı değilim!

* Neden öyle biliniyor? Parti yönetiminden ayrılmam sırasında Deniz Bey'in genel başkan olmasına bağlı olarak bunlar söyleniyor olabilir. Benim böyle bir şahsa karşı düşmanlığım olamaz. Siyaseten de olamaz.

HABER HOŞUMA GİTTİ!

* Radikal'in 'Türk basını sınıfta kaldı' diyerek size yüklenenleri bir bir afişe etmesi hoşunuza gitti mi peki?
Vallahi gitti doğrusunu isterseniz! 120 anketörümüzün de çok hoşuna gitti, çünkü haksızlık onlara da yapılmıştı.

* Erdoğan'ın teşekkür konuşması dikkat çekiciydi; oy vermeyenlere 'müsterih olun' çağrısı yapması... Oy dağılımını dikkate alarak mı konuşma hazırladı? Benim bildiğim; Erdoğan, iki ayrı araştırma kurumundan her hafta rapor alıyordu, sonuç alıyordu...

* Siz var mısınız bu kurumlar içinde? Hayır. Muhtemelen son yaptığı konuşması da araştırma verilerine dayanıyor. Denilmiştir ki 'araştırmamız hükümete geldiğiniz zaman partizan olmayacağınız, bütün halkı kucaklayacağınız yönünde veriler taşıyor, seçimi kazandığınızda da lütfen bunu belirtiniz...'

* Seçim anketlerine siyasiler mi itibar ediyor, izliyor daha çok; basın mı? Kamuoyu, seçmen daha çok ilgileniyor aslında ama basın yayınlamıyor çoğu kez. Mesela Vatan gazetesi bizim Raymond James için yaptığımız iki araştırmayı da yayınladı. Sonuçlar da aynıydı. O zaman hiçbir şey söylemediler ama bu sonuncuya itiraz ettiler. Bu çok tuhaf gelmişti bana...