kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Temmuz 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MAHMUT ÖVÜR

22 Temmuz bir 'Sivil Devrim'

Seçim öncesi son yazımın son bölümü şöyleydi:
"Bu halk, bazen aydınların, siyasetçilerin öngörmediği sonuçları yaratarak şaşırtmasını çok iyi biliyor."
22 Temmuz akşamı Türkiye toplumunun ortaya koyduğu tablo bu açıdan inanılmazdı. Herkesi şaşırttı. Deneyimli siyasetçiaraştırmacı Tarhan Erdem dışında iktidar partisi bile bu kadarını beklemiyordu.
İnadına demokrasi isteyen bu halk, "kader seçimi" nde kendi
"kaderine" el koydu. Muhtıralara, kurumların müdahalesine, savaş çığırtkanlarına "hayır" dedi.
AB sürecine, demokratikleşmeye, ekonomik istikrara "evet" dedi. AK Parti iktidarının ilk iki yılındaki "Sessiz devrim" lerin sürmesini istedi ve bir anlamda "sivil devrim" yaptı. Seçim öncesi savaş korkusu yayan, seçimlerin ertelenebileceğini dillendiren "derin" komploculara, "vatansever" çetecilere meydan okudu.
Dahası "Derin devlet" varsa bir de hesaba katılması gereken "derin halk" olduğunu gösterdi. Ve yeni bir başlangıcın, "bürokratik" devletten "demokratik" devlete geçişin startını verdi.
Halkın verdiği bu mesajların iyi okuması gerekiyor. Başbakan Erdoğan ve AK Parti bu mesajı iyi okuduğu için halk ikinci kez iktidar olma şansı verdi. Hem de Menderes'in 1954'te ikinci kez iktidara gelmesinden çok daha yüksek bir oy artışıyla...
Böylece AK Parti merkeze de tam olarak oturdu. Doğrusu halk onları bile şaşırttı, şimdi sıra onların yeni uygulamalarla halkı şaşırtmasında.
Tabii bu seçimlerin asıl mesajı muhalefete ...
Çünkü asıl mesele muhalefet... AK Parti ve diğerleri biçiminde geçen bu seçim yarışında en hazin durumda olan muhalefet partileriydi. Bu açıdan birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor.

CHP'de "derin" deprem
Baykal yönetimindeki CHP'nin bu noktaya gelmesi kaçınılmazdı. Toplumla, örgütle bağı kopan, solu terk eden, Kürt Sorunu'na milliyetçi bir yaklaşım gösteren bir CHP vardı. Bunu siyasetçiler demokratik yollarla değiştiremedi. O yollar kapalıydı. Şimdi halk öyle bir ders verdi ki, değişim kaçınılmaz oldu.
Bundan sonra CHP içinde ciddi bir mücadele kaçınılmaz olacak. Ancak önemli bir soru var.
Acaba Türkiye'nin yeni dönemde daha çok ihtiyaç duyacağı özgürlükçü sol anlayışı CHP'nin genetik özellikleriyle yaratmak mümkün mü?

MHP'ye "sınırlı" destek
MHP, önemli ölçüde oyunu artırarak Meclis'e girmeyi başarsa da koyduğu "Tek başına iktidar" hedefine ulaşamadı. Açıkçası halk onay vermedi. MHP'yi öyle bir noktada tuttu ki, hem Meclis'e girmelerini sağlayarak ödüllendirdi, hem de yüksek oy vermeyerek sınır çizdi.
Peki "ulusalcımilliyetçi dalga" nın yükseldiği bir süreçte bu sonucu nasıl yorumlamak gerekiyor?
Halk, siyasetçilerin hatta bir kısım aydınların aksine "milliyetçilik" ekseninde bir gerilim istemiyor.

Klasik merkez sağ bitti mi?
Merkez sağın bu seçimlerde bir deprem yaşayacağının ilk sinyali 27 Nisan günü verildi. O gün DYP ve Anavatan Partisi'nin Meclis'e girmemeleri sonun başlangıcıydı. Yeni bir siyaset dili yaratamayan, "laiklik-muhafazalık" arasında bocalayan "devlet-millet" arasına sıkışan bir merkez sağ vardı. Halk sandıkta buna prim vermedi.
Şimdi merkez sağda ne olacak?
Merkeze oturan bir AK Parti varken, DP'liler, Anavatan'lılar hatta bu partilerin dışında kalan siyasi aktörler ne yapacak?

Usta yine çırak çıktı!
Necmettin Erbakan'ın meydanlara inmesi de Saadet Partisi'ni kurtarmaya yetmedi. Seçime bir iki gün kala, "Bu seçimin sürprizi Saadet olacak" diyenler eminim ikinci kez şoke oldu.
Ve bir devir kapandı.

"Barajı aştık" mı?
Kimse GP için böyle anlamlı bir son planlayamazdı.
Son söz: O ünlü sözü biraz değiştirerek söylersek, "Halk neylerse güzel eyler..."